menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Defterde Kalanlar

19 0
09.03.2025

“Ben bilmez idim gizli ayan hep sen imişsin

Tenlerde vücânlarda nihan hep sen imişsin

Senden bu cihan içre nişan ister idim ben

Ahir bunu bildim ki cihan hep sen imişsin.”

(Molla Cami)

***

· “Kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah’ın katındadır.” (Al-i İmran, 14)

· “Allah dilediğine rızkı bolca bahşeder, dilediğine de sınırlı ölçüde verir. Fakat inkârcılar, bu gerçeğin farkında olmadıkları için dünya hayatı ile sevinip şımarırlar. Oysa âhiretin sonsuz nimetleri yanında dünya hayatı azıcık, değersiz ve geçici bir geçimlikten ibarettir.” (Ra'd, 26)

***

· Abdullah b. Ömer (R.A.): “Allah Resulü omzumdan tuttu ve şöyle buyurdu: ‘Dünyada (kimsesiz) bir garip gibi yahut bir yolcu gibi ol!’” (Buhârî, Rikâk, 3)

***

Pazar

Hayatın Dengesi

Ninem, bir yere gideceğimiz vakit, oraya gitmeden önce bir kenara çekip, “Sen tok evin aç kedisi değilsin” diye uyarırdı. Yani ölçülü ve uygun davranmam ve de şımarıklık yapmamam için bu uyarıyı yaptığını düşünüyorum. Aradan gecen zaman içerisinde bu sözün hayatımda çok önemli bir yer kapladığını fark ediyorum. Çocukların misafirlikte kontrolsüzlüğüne dair bilginin ve ona karşı bir ön almayı yansıtması bakımından önemli bir uyarı olması bir yana, kişinin hayatında kural olarak ölçülü ve dengeli olmayı da öğrettiğini düşünüyorum.

Denge, hayatın her alanında gereklidir. Aşırı hırs, sürekli daha fazlasını istemek, bizi gerçek huzurdan uzaklaştırabilir. Aynı şekilde, tembellik ve hareketsizlik de insanı hem fiziksel hem de ruhsal anlamda zayıflatabilir. Bu dengeyi kurabilmek için, sahip olduklarımızla yetinmeyi öğrenmek, fakat aynı zamanda hedeflerimize ulaşmak için çaba sarf etmek gerekir.

Ölçülü olmak, sadece maddi dünyada değil, duygusal ve düşünsel dünyamızda da geçerlidir. Aşırı duygu yoğunlukları, bizi içsel huzurdan uzaklaştırabilir. Sakin kalmak, olumsuz duygularla baş edebilmek ve her şeyin geçici olduğunu unutmadan her şeye yeteri kadar ya da ederi kadar değer vererek yaşamak, dengeyi sağlamanın bir başka yoludur. Duygularımızın yönlendirmesiyle hareket etmek yerine, sağduyumuzu dinlemek bu dengenin temel taşlarını oluşturur.

Bu noktada insanın en önemli kazanımlarından biri isteklerine karşı durabilme ve kendini kontrol edebilmesini de sağlıyor. Bir yerde insanın üzerine bir ‘sakinlik’ gelirken aynı zamanda nezaketin kapılarını da açıyor. Ölçülü ve nazik olmanın en önemli bağlayıcı unsuru olarak cömertlik bir karakter olarak insanın üzerine yerleşiyor. Cömertlik bir yerde de kendi kendine yetebilme ve insanın kendinde fazlalıkları tutmama olarak da algılanabilir. İnsanın kendini bilmesi hem bireysel gelişimi hem de toplumsal barış ve uyum için büyük bir öneme sahiptir. İnsanın sahip olduğu değerler, daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmeye, ilişkileri güçlendirmeye ve toplumsal bağları kuvvetlendirmeye yardımcı olur. Onun için insana eğilmek lazım.

Pazartesi

NBC Sinemasında Taşra

Nuri Bilge Ceylan sinemasında taşra, onun anlatım dilinin ve tematik dünyasının en önemli unsurlarından biridir. Taşra hem bir mekân hem de bir atmosfer olarak, karakterlerin içsel dünyalarını yansıtan bir ayna işlevi görür. Ceylan, taşrayı sadece bir arka plan olarak değil, filmlerinin ana eksenlerinden biri olarak da işler. Taşra, Nuri Bilge Ceylan’ın karakterleri için yalnızlık ve içsel çatışmaların bir mekânıdır. Filmlerinde taşranın izole yapısı, bireylerin yalnızlıklarını ve kendileriyle hesaplaşmalarını derinleştirir. Örneğin, Kasaba ve Uzak gibi filmlerde taşra, modern hayata ulaşamamanın getirdiği bir sıkışmışlık hissini yansıtır.

Doğa ve mekânın sessizliğini filmlerinin hepsinde görürüz. Taşranın doğal manzaraları ve sessizliği, Ceylan’ın minimal ve görsel olarak zengin sinemasında önemli bir yer tutar. Özellikle uzun doğa çekimleri ve çevresel seslerin yoğunluğu, taşrayı bir atmosfer olarak güçlendirir. Bu, Bir Zamanlar Anadolu’da filminde taşranın melankolik ve tekinsiz yapısıyla kendini gösterir. Taşra ve zaman algısı da o’nun sinemasında önemli başlıklardan biri olarak karşımıza çıkar. Taşrada zamanın yavaş akışı, karakterlerin yaşamlarına ve olaylara yansır. Filmlerdeki uzun diyaloglar, karakterlerin gündelik hayattaki sıkışmışlıklarını ve rutinlerini ortaya........

© Milli Gazete