Biraz ferahlık
“İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden, bizi helâk eder misin, Allah’ım?” (A’râf Suresi 155. ayetin bir kısmı)
“Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?
Mahşerde mi biçarelerin, yoksa felâhı!
Nur istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
Yandık diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!
Esmezse eğer bir ezelî nefha, yakında,
Ya Rab, o cehennemle bu tufan arasında,
Toprak kesilip, kum kesilip âlem-i İslâm;
Hep fışkıracak yerlerin altındaki esnâm!
Bîzar edecek, korkuyorum, Cedd-i Hüseyn'i,
En sonra, salîb ormanı görmek Harameyn'i!..
Bin üç yüz otuz beş senedir, arz-ı Hicaz'ın”
(Mehmet Akif Ersoy)
- “Eğer Allah sana bir sıkıntı verecek, bir zarar dokunduracak olursa, onu yine kendisinden başka giderecek yoktur. Eğer sana bir iyilik lutfederse, bilesin ki zaten O'nun her şeye gücü yeter.” (En’am, 17)
- “De ki: Allah’ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O bizim mevlâmızdır. Onun için müminler yalnız Allah’a dayanıp güvensinler.” (Tevbe, 51)
- “Musa: "Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar.” (Tâhâ, 25-28)
- “Ey kalpleri halden hale değiştiren Allah’ım! Kalbimi dinin üzere sabit kıl.” (Hadis)
- “Evet, çünkü kalpler Allah’ın iki parmağı (iki parmak ifadesi mecazîdir, buradan Allah’ın kudreti kastedilir) arasındadır, onları dilediği şekilde evirip çevirir.” (Tirmizî, Kader, 7)
Çarşamba
İnsana Dair
İnsan çeşitli zıtlıkları kendisinde birleştiren ve bunlar arasında hayatını sürdüren bir varlıktır; doğum ölüm, sevinç- hüzün, sağlık-hastalık, kazanmak-kaybetmek vb. Bunlar, insanı insan yapan belki de en has özelliklerdir. Çünkü insan dediğimiz varlığı biçimlendiren temel öğelerin başında duyguları geliyor. Bugün dünyaya hâkim olan kapitalist sömürü düzeninin en çok üzerinde çalıştığı konuların başında insanların duygularını yönetme ve yönlendirme ilk sıralarda yer alıyor. Yöneticileri seçmekten, yaşam içimleri oluşturmaya, düşünme ve davranış geliştirmeden karar mekanizmaları oluşturmaya varana kadar birçok konuda karşımıza çıkan bu durum, günümüzün en temel problem kalemini oluşturuyor.
Günümüz sisteminin temelinde yatan itici unsur “haset”tir. İhtiyacı olana değil de başkalarında ne varsa ona yönelme arzusu ile yol alınmaktadır. Arzuların temelinde ise ötekini mahrum bırakma güdüsü var. Haliyle kendinden yola çıkan istekler değil de başkalarının sahip oldukları veya sahip olma potansiyeli üzerine kurulan bir sahip olma kavgası ile bütün hayat şekilleniyor. İnsana sunulan ile insanın elde ettiği arasında ortaya çıkan yoksunluk ise gündelik yaklaşımlara yon veriyor. Bu nedenle günümüz insanini adeta sinir nöbeti tutan bir asker gibi tetikte olmaya zorluyor. Her gün tetikte olmak zorunda olan insan için bu, büyük bir stresi ve yorgunluğu, yılgınlığı beraberinde getiriyor. Her yeni güne diğerleriyle rekabet, çatışma, alt etme ve düşmanlık gibi duyguların baskın olduğu hatta bunun dışında herhangi bir ilişki biçiminin hayal dahi edilemeyeceği bir düzlemde sıkışan insanın kendini duyabilmesi, kendine uygun bir yaşam biçimi istemesi pek kolay görülmüyor.
Zamanımızın bütün sorunlarını, kapitalizmin güncel çehresini canlı bir şekilde gözler önüne seren ve her geçen gün yaşamanın gittikçe güçleştiği bir zaman dilimini yaşıyoruz. Ekonomik sosyal, siyasal ve kültürel olarak her geçen gün gerilediğimiz bir döngüde kendimize neyin iyi, neyin kötü olduğuna dair bir karar bile veremeyip sürekli sıtmaya razı olunan bir zemini herkes kabulleniyor. Hastalık........
© Milli Gazete
