menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ticaret Bakanlığı’na teklifimdir

18 4
wednesday

Şimdi adı “büyük şehir”ler arasına giren, Türkiye’nin saygın illerinden birine Ramazan ayında 1981 yılında Ramazan vaizi olarak, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından görevlendirildim.

Müftü efendi, o günlerde en seçkin otelin süit odasını ayırtmış.

Otelin müdürü, muhasebecisi ve aynı zamanda az da olsa hissedarı olan bir zatla, yatsı namazından sonra sohbetimiz olurdu.

O şehrin en zengini ve aynı zamanda hayırseveri bir işadamının muhasebeciliğini yaparken 800 kadar fakire her ay asgari geçimi esas alarak yardım ettiğini,

Ay başında kuyruk olmaması için, ayın birinden onuna kadar yüzer kişi gelir ve zarf içindeki parasını alır giderdi.

Herkes kendi alacağı günü bilirdi.

Bir gün hacı ölüverdi.

Cenazenin defninden birkaç gün sonra vârisler toplandılar ve beni de toplantıya çağırdılar.

Sonunda hacının fakirlere yaptığı yardımları anlattım ve ay başının yaklaştığını söyledim.

Vârisler, “Bu ay dursun, ileriki ay için düşünelim” dediler, ileriki aylarda fakirlerin hakları ödenmedi.

Bir aya kalmadı, İtalya’ya giden bir gemi dolusu malımız bir bahaneyle geri gönderildi.

Birçok şey sebep oldu ve battılar.

“Ben, gayrimenkul mallarını satıp onların İstanbul’daki yaşam standartlarını korumaya çalışıyorum” anlamında uzunca anlatmıştı.

Ben de mali müşavire, “Sebepleri yaratan da Rabbimizdir” demiştim.

Bir de duası makbul diye bilinen bir hocayı köylüler yağmur duasına davet ederler.

Hoca, köye gelir, muhtar ve köyün zenginleriyle beraber, köyün fakirlerinin hepsine yardım dağıttıktan, alacaklı ile verecekliler arasında işi tatlıya bağladıktan, küsler........

© Milli Gazete