Kurumların amacı - II
Varsayalım, birtakım insanlar belirli bir zaman tayin etmeden, herhangi bir yer veya mekân belirlemeden rastgele karşılaşıp bir araya geliyorlar. Üstelik bazıları bir araya gelmelerinden önce, bazıları belirli bir çoğunluğa ulaşıldığında ve bazıları da dağılma esnasında katılıyorlar. Bir kısmıysa hiçbir katılımda yer almıyor, kendi başına yaşayışını sürdürüyor, kendince birtakım hareketlerde bulunuyor, bir işler yapıyor. Her ne şekilde olursa olsun, insanların bir araya gelmeleri gerçekleştiği anda, insan, bulunduğu bir durumdan veya bir konumdan bir başka duruma veya konuma geçmektedir. Bu, bilinçli, bilerek-isteyerek veya bilinçsiz, bilmeden-istemeden olsun, başka durum veya konuma geçme halini topluluk ya da toplum olarak tanımlıyoruz. Bir başka ifadeyle, insan, dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren toplum dediğimiz varlıkla birliktelik ilişkisiyle bağlanıyor. Bu yüzden, bazı sosyologlar toplum denilen bu varlığı, “ilişkiler yumağı” şeklinde tanımlamanın daha doğru olduğunu ileri sürmüşlerdir. İlişkilerin kaynağı veya nedeni insanın ihtiyaçları olduğu gibi, o da aslında ihtiyaç olan zaruret veya zorunluluk şeklinde tanımlanan olgulardan kaynaklanmaktadır. İhtiyaçlar ilişkileri, ilişkiler ise kısaca “kurum” olarak tanımlanan olguları doğurmaktadır. Bu açıdan toplumu, yine bazı sosyologlar, “kurum” şeklinde tanımlamaya çalışmışlardır. Sanırım, sosyolojiye bilimsel bağımsızlık........
© Milli Gazete
visit website