Ya Müslümanlara Güvenilmeseydi?
Kötü bir rüya gibi… Bir an gözlerini kapat ve düşün. El-Emin olan Muhammed Mustafa’nın ümmeti, diğer insanlar nazarında güvenilmez adamlar/hanımlar olarak anılsaydı ne olurdu? Müslümanların yapıp ettiklerinden dolayı savundukları İslam dinine olan güven sarsılsaydı… Allah’ım hayali bile korkunç…
Düşünsene ülkenin torpil ile liyakatsizlik ile en fazla anılan kurumu Diyanet olsaydı mesela… Din görevlilerimiz izin günlerinde namaz kılmasaydı veya faiz ile ev araba almak için sıraya girselerdi bir hayal et ya… Kiliseler, sinagoglar temizliği ve bakımı ile anılırken, bin yıllık camilerimiz, bakımsızlığı ve ilgisizliği ile anılsaydı… Evlerden ırak olsun… Ya da derneklerimiz vakıflarımız yetiştirdikleri Müslüman astronotlar ile değil de kara para aklama ile yâd ediliyor olsaydı… Çeşitli makamlara gelmek için kullanılan basamaklar olarak bilinseydi. Namaz kılmayan adamlar derneklerin başında olsaydı mesela… Cemaatlerin, cemiyetlerin, kurumların yetkililerinin ihmallerinden dolayı din düşmanlarına malzeme olacak olaylar yaşansaydı da İslami sivil toplum kuruluşları; hırsızlık, sapkınlık, devlet içinde kadrolaşma ile hatırlansaydı… Bu ve benzeri durumlardan dolayı Müslüman kurum ve kuruluşlara güvenilmeseydi mesela… Aman Allah muhafaza ya Rabbi…
Farz et kamu kurumlarının kontrolü de çoğunlukla Müslümanlarda olsaydı… Buna rağmen kamuya alımlarda aranan nitelik; akrabalık, referanslar veya siyasi bağlantılar olarak kabul edilseydi. Namazdan yeni kalkan amirler, siyasilerin talimatları doğrultusunda eğilip bükülseydi… Öğretmenler ders saati hesabı, imamlar namaz vakti hesabı, doktorlar nöbet hesabı tutsaydı. İşlerine gittikleri her güne lanet ediyor olsalardı… Ya da dayısı Ankara’da olan Müslümanlar, en düşük kadro derecesi ile girdikleri kamu kuruluşlarında en üst amirlerine laubali davranabilseydi de mesela… Müslüman devlet memurları; saatlerce faizli kredi kartlarını zorlayan alışveriş tutkularını, ev, araba, arsa, borsa, geçim sıkıntısı, kasap sucuğu, köy yoğurdu, altın günü, faizli promosyonların yatırılma tarihlerini konuşsalardı mesela… Bunlar ve benzeri sebeplerden Müslüman kamu personeline güvenilmeseydi… Allah’ım Allah’ım kulağa ne kadar kötü geliyor…
Mesela Müslümanlar ticarete de el atmış olsalardı… İslami çağrışımlar yapan isimler koysalardı ticarethanelerine… Kapılarına kocaman Besmele ve Bereket Duası assalardı. Sakal bıraksalardı. Ama her şeye rağmen en pahalı ve en kalitesiz ürünü satsalardı… Kuruş hesabı yapsalardı… Kendileri ile ticaret yapan herkesi hayattan soğutsalardı… Allah selamı verip, faizli ticaretler yapsalardı…
Gazze’de binlerce şehit bebeğe rağmen........
© Milli Gazete
