Kıyametin Ardından Neyi Değiştirdik?
Kızılca kıyamet koptu. Evlerimiz yıkıldı. Annelerimizi, babalarımızı, evlatlarımızı kara toprağın zemheri soğuğuna emanet ettik. Hatıralarımız, hafızamız; mahallelerimiz ile birlikte koca bir moloz yığınına dönüştü. Düzenlerimiz bozuldu. Mülteci pozisyonuna düştük belki de… Korkularımız oluştu. Panik atak… Anksiyete… Hatta belki vesvese… Asansöre binemez hale geldik. Korktuk. Çok korktuk. Ölmekten… Yakınlarımızı kaybetmekten… Aç kalmaktan… Açıkta kalmaktan… Sıcak bir hanede güven içerisinde içilen sıcak bir çorbanın ne kadar büyük bir lüks olduğunu idrak ettik. Damarlarımıza kadar…
Hakkımız çiğnendi. Deprem değil gözünü para hırsı bürümüş müteahhitler öldürdü bizi… Fasık yöneticilerimizin ehliyetsizlikleri, umursamazlıkları, ihtirasları evlatlarımızı katletti! Babalar evlatlarına yetişemedi. Bir evladın ölüm anındaki çaresiz feryatlarını dinledik. Delirmek için daha nasıl bir sebep gerekir bir insana? Avuç içlerimiz kanadı, yumruklarımızı sıkmaktan! Neden? Binanın zemin etüdü yapılırken ısmarlanan bir yemek karşılığında… Neden? Dükkân görüntüsünü düzeltmek için kesilen kolon yüzüne… Neden? Yüz lira daha fazla kazanabilmek için çıkılan kaçak katlar sayesinde… Neden? Ülke yönetimini sadece ihtirasları ve zenginlikleri için isteyen bir avuç insancığın çökerttiği ehliyet, liyakat, adalet mekanizmasından dolayı… Neden? Kıyamet koptuktan sonra dahi kibirlerinden zerre miskal taviz vermeyen Nemrut’un çocuklarının prestijleri zedelenmesin diye… Hâsılı çok basit ve alçak sebeplerden öldük. 50 bin kere…
İki yıl geçti. Koca iki yıl geçti. Şehirlerimiz hâlâ koca birer şantiye… Evlatlarımızın hâlâ psikolojileri bozuk… Su, elektrik alt yapısının hâlâ düzeltilemediği beldeler var. Bastığımız toprağı tanımıyoruz. İnsanlar mutsuz. Ama bu ölümün, yıkımın mutsuzluğu değil. O geçti. Alıştık. Depremden önce kandan korkan bizler, depremden sonra onlarca belki yüzlerce parçalanmış ceset görünce… Bir anda tanıdık en az yüz kişinin ölüm haberini alınca… Depremden hemen sonra aylarca her an yıkılmak üzere olan yüzlerce binanın içerisinde yaşamak zorunda kalınca… Oturduğumuz evleri beğenmeyen gözü villalarda olan bizler, aylarca çadırlarda, konteynerlerde yaşayınca… Alışıyor insan…
Peki, Neyi Değiştirdik?
Tamam. 6 Şubat 2023 tarihinde çok büyük bir imtihan yaşadık. Tamam. Haksızlıklara maruz kaldık. Depreme dirençli şehirlerimiz olmadığı için yıkıldık. Tamam, siyasetçilerimiz kendilerine........
© Milli Gazete
