menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İnsanların yüzde 99'u yanlıştır, yanılmıştır, yanmıştır!

17 2
16.01.2025

Sayın okur bu yazı, imanometre nezaretinde yazılmamıştır. Öte taraftan arsa satmak, aforoz etmek gibi gayr-i İslami niyetler de barındırmamaktadır. TÜİK verileri netliği kaygısı taşımamaktadır. Verilen rakamlar tamamen somutlaştırma kaygısı ile misalen verilmiştir. Temel maksat, hakikat yolcularının yoluna faydası olması adına çoğunlukların hüsranda oluşuna dikkat çekmektir. Lütfen linç etmeye niyetlendiğiniz sıra Allah’a sığının. Kendinize bu kötülüğü yapmayın. Allah için son derece işinize yarayacak bir yazıyı, ezbere taşlamalar ile ziyan etmeyiniz. Anlayışınız için teşekkür ederim.

İdrak etmeyi, idrak etmek!

İnsan arar. Arayan bulur. Bulan yorulur. Ancak idraksizlik, cehalet, farkında olmama hali, umursamazlık durumu mutluluk vesilesidir. Bakma işlemine tenezzül etmemek şöyle dursun, bakmak ile görmek dahi farklıdır. Okuyabilirsiniz. Dinleyebilirsiniz. Hakikati çeşitli yollar ile araştırabilirsiniz. Ancak idrak etmek farklı bir şeydir. İdrak etmek, kavramanın yani acının başlangıcıdır. Karşınızdaki kişiye yüz kez “elin yanarsa canın acır, ateşe dikkat et!” diyebilirsiniz. O da sizi duyabilir. Anlayabilir. Tasdik edebilir. Ancak eli yanmadan kastınızı kavrayamaz. İdrak etme işlemi, kişinin eli yandıktan sonra devreye girer. Bin kere depreme dayanıklı şehirler vurgusu yapılabilir. Bin kurum, bu konu hakkında bin kongre, sempozyum, çalıştay düzenleyebilir. Ancak 6 Şubat’ı yaşamayan idrak edemez. Bin kere “sakin ol kıymet bil” diye telkin edilsin. Annesi-eşi ölmeyen, evin kıymetini idrak edemez. Bin kere “oğlum/kızım, otur dersine çalış, zanaatına odaklan” diye tekrir edilsin. Fakirliği, eksikliği, noksanlığı tatmayan, emek sarf etmenin önemini idrak edemez. Hakikat yolcusu için anahtar niteliğinde bir temellendirme yapıldığına göre yolumuza devam edebiliriz. Demek ki ilk iş idrak edebilmeyi idrak edebilmekmiş.

Hikâyem

Lise yıllarımda, eylemleri söylemleri farklı olan, yanlış olan, tutarsız olan büyük bir kitle fark ettim. Buna karşın içerisinde bulunduğum küçücük bir topluluk, onları tenkit ederken kendilerinin haklı olduklarını iddia ediyorlardı. Gerçekten bu mümkün müydü? Karınca, file karşı haklı ve güçlü olabilir miydi? Yıllarca yüzeysel olarak bu sorunun cevabını aradım durdum… Ta ki Asr Suresi ile tanışana kadar…

“Asra yemin olsun ki insanlık hüsrandadır. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna…” Nasıl yani yıllar sonra Kur’an-ı Kerim’in en kısa surelerinden birinde mi buldun cevabı? Evet. Bakmak farklı… Görmek farklı demiştik ya… Öyle işte… İnsanlık hüsrandadır. Tamamı mı? Evet. Hepsi mi evet… Arapça dil özelliklerine bakabilirsiniz ayetin… İddia çok çok açık… Ancak diyor yüce Rabbimiz... Ancak şu dört özelliğe ulaşan, kavuşan insanların içerisinde bulunduğu topluluk hariç... Aslında diye rakam vermemizin sebebi bu. İddia tamamı. İstisna diye ayrılan özellikler ancak %1’in başarabileceği kadar zor özellikler… Hangi özellikler? Gazze ehli gibi bir iman, Gazze ehli gibi bir salih amel, Gazze ehli gibi bir sabır, Gazze ehli gibi bir hak müdafaası… Eskiden gençlere bu kısmı anlatırken çok yoruluyordum. Bin dereden su getiriyordum. Allah’tan 7 Ekim, Aksa Tufanı icra edildi de dünya uzun bir aradan sonra gerçek Müslümanlar ile tanıştı! Arayışıma devam ederken uzun bir süre Asr........

© Milli Gazete