Erbakan’ı Anmaya Değil Erbakan'ı Anlamaya İhtiyacımız Var
Kısa yazacağım. Anladığım kadarı ile…
Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın, hiçbir zaman “Erbakan” gibi bir derdi olmamış. Hakkın tarafında olmayı dert etmiş. Batıl olan ile mücadeleyi dert etmiş. Siyonizm’i dert etmiş, Siyonizm’e dert olmuş. Oturmuş kalkmış cihat demiş, adalet demiş, fetih demiş, namaz demiş, faizsiz nizam demiş, haram demiş, helal demiş, demiş de demiş… Ama hiçbir zaman Erbakan’ı markalaştırmak gibi bir derdi olmamış. O yüzden Erbakan olmaya değil, onu anlamaya ihtiyacımız var. Anlamak için her şeyden önce hocamızı tanımaya ihtiyacımız var.
Erbakan Hoca’nın Karakterini Şekillendiren Temel Etkenler
Aile
Erbakan Hoca’mız her şeyden önce asil Müslüman bir ailenin evladı olarak dünyaya gelmiş. Dedesi Sultan II. Abdülhamit’in yakın bürokratlarından, babası Abdülhamit Han’ın bursuyla okumuş bir yüksek hâkim… Yani batıla, Siyonizm’e karşı cihat kültürü en temelde aileden geliyor.
Tasavvuf
Necmettin Erbakan gibi önemli bir dava adamını ortaya çıkaran bir diğer büyük etken ise yıllarca tedrisatından geçtiği Gümüşhanevi geleneğidir. Zahid Kotku gibi, Abdulaziz Bekkine gibi büyük âlimlerin tedrisatından geçmiştir. Hatta Almanya’da bulunduğu sırada hocası Abdulaziz Bekkine’ye yazdığı mektup, Erbakan Hoca’nın dergâha ne denli bağlı olduğunun en büyük ispatlarındandır.
Dönemin Öncüleri
Siyonizm karşıtlığı ile bilinen Atilhan’ın Siyonizm’e karşı kaleme aldığı eserler Erbakan Hoca’mızın bu alana yönelimine büyük katkı sunmuştur. Yakınlarının bu manada teyidi mevcuttur. Bu bağlamda dönemin Müslüman yazarlarından, çizerlerinden, önderlerinden etkilenmiş olması şüphe götürmez bir gerçekliktir.
Almanya’da Müşahede Edilenler
Akademik çalışmaları sebebiyle Almanya’da bulunduğu........
© Milli Gazete
