menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kut’ül amare zaferi ve sonrası, isabetten ihanete

16 0
05.05.2025

Tarih boyunca başta İngilizler olmak üzere, sömürgeci Batılılar, hep Müslümanların yaşadığı topraklara ve zenginlik kaynaklarına göz dikmişlerdir. Osmanlı Devleti’ni; 1909 yılında iktidara çöreklenen genç, tecrübesiz, acemi ve hırslı İttihat Terakki yönetimi, Birinci Dünya Savaşı’na bir oldubitti ile, İngiltere-Fransa-Rusya blokuna karşı savaşa sokmuştu. Bunu tarihi bir fırsat olarak değerlendiren İngiltere, savaş başlar başlamaz 1914 Kasım ayında derhal, Basra Körfezi’ne asker çıkararak, Basra, Bağdat yolu ile petrol bölgelerini ele geçirmek istedi. Osmanlı Devleti’nin başka cephelerde meşgul olmasını fırsat sayan İngilizler, kolayca ilerleyebileceklerini hesap etmişlerdi.

Bunun için bölgedeki Müslüman Arap kabilelerini satın almayı denediler. Ama İstanbul’daki Halife’ye candan bağlı olan Arap Müslümanlar paraya, itibara ve diğer vaatlere kanmadılar. Çete savaşları ve vur-kaç taktikleri ile güçlü İngiliz ordusunu aylarca engelleyip oyaladılar.

Böylece İngilizler Basra ve kuzeyinde az sayıda Osmanlı askeri varlığı ve Müslüman Arap kabilelerinin gerilla savaşları ile bir yıla yakın oyalanmak zorunda kaldılar. 1915 sonlarında takviye alarak ilerlemeye başladılarsa da, Çanakkale Savaşı’nın fiilen bitmesi ile bu cepheye asker kaydırmaya başlayan Osmanlı güçleri karşısında, Selman-ı Pak mağlubiyetini aldılar ve Dicle’nin yaptığı büyük bir kavisin içinde kalan Kut kasabasına kadar çekildiler. Kavisin çıkış noktalarını tutan Halil Paşa kumandasındaki Osmanlı kolordusu, İngilizleri burada tam olarak kıstırmış oldu.

İngiliz kumandan Tavzend, rüşvet dahil çok çeşitli teşebbüslere rağmen kuşatmayı yaramayarak, 29 Nisan 1916 tarihinde başta kendisi........

© Milli Gazete