menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dua dili, Atom muadili

11 1
14.04.2025

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ramazan Bayramı namazını kıldıktan sonra cemaatin huzurunda şöyle beddua etti:

“Siyonist İsrail'i Rabbim Kahhar ism-i şerifi hürmetine kahr u perişan eylesin.”

Dua ve beddua örfümüze ve dinimize göre zaman zaman başvurulan iki tepkisel durumdur.

Beddua, kul olarak bütün çabaların harcanması halinde düzelmeyen bir durum için başvurulan bir yöntemdir.

Kur’an’da bahsedilen bedduaları hatırlayalım.

Hz. Nuh, Hz. Hud, Hz. Salih, Hz. Musa ve bazı başka peygamberler, kendi kavimlerine beddua etmişlerdir. Bu bedduaları incelediğimizde bu peygamberler yıllarca her yolu deneyerek kavimlerine hakkı tebliğ etmelerine rağmen, onlar inanmamakla ve şirklerine devam etmekle kalmamışlar, Allah’ın peygamberlerine karşı düşmanca tavırlar takınarak en büyük kötülükleri yapmaktan da geri durmamışlardı. Peygamberler ise bunca zaman görev yaptıktan ve artık bu kavimlerinin düzeltilmesi için yapabilecekler bir görevlerinin kalmadığı kanaatine vardıktan sonra kavimlerinin mahv u perişan olmaları için beddua etmişlerdi. Bu bedduaların Cenab-ı Allah tarafından kabul edildiğini, belki bugünkü “atom bombası” etkisinden daha şiddetli sonuçlarla o müşrik ve zalim kavimlerin yok edildiğini öğreniyoruz.

Bunlara benzer kulaktan kulağa aktarılarak zamanımıza kadar anlatılan bazı beddualı kıssalar da mevcuttur. Bunların ortak özellikleri uğranılan zulüm ve haksızlıklar karşısında her türlü çabayı harcadıkları halde önleyemedikleri zamanlarda, bedduaya başvurulmuş ve Allah tarafından kabul edilerek zalimlerin mahv u perişan edilmiş olduğunu öğrenmekteyiz.

Ortak özellik, her türlü çaba harcandığı halde zulmün ve haksızlığın önlenememiş olması keyfiyetidir. Bildiğimiz kadarıyla zulmü, şirki ve haksızlığı........

© Milli Gazete