Mermiyi sen mi attın?
Bir taşı elimize alıp atmak, hiç de zannedildiği kadar basit değildir. Taşı fırlatmadan önce, onu atmanın gerekli olduğunu düşünürüz. Hedefi ölçüp biçerken taşı attıktan sonra ne olacağını aklederiz. Ardından, atma iradesi gösteririz. Sadece istememiz de yetmez; kararlı yani azimli olmamız gerekir. Bunlar da kifayet etmez; çünkü elimizde, atışa yetecek takat; gözümüzde fer bulunmalıdır. Sonunda taşı atıp kesb etmiş oluruz ama hakikatte bu fiili biz mi halk edip var ettik?
Mermiden atışa: Kelimenin serüveni
“Taş, ok, mızrak vs. atma” anlamını barındıran r-m-y kökünden türeyen kelimeler, günümüzde kullanılmaktadır. Mesela bu kökten türeyen mermi kelimesi, “savaşta düşmana atılan şey” demektir. Kur’an’da kök, Bedir Savaşı (2/624) sırasında Hz. Peygamber’in taş atışından bahsedilirken geçer. Hz. Peygamber, savaştan önce yerden bir avuç “çakıllı toprak” alarak düşmana doğru fırlattı ve “Allah’ım! Kalplerine korku sal! Ayaklarını sars!” dedi. (Muḳātil b. Suleymān, Tefsīr, II, 105) Hz. Peygamber’in bu atışı, Allah’a nispet edilerek ayette şu şekilde yer alır: “(Bedir’deki) savaşta onları siz öldürmediniz, onları Allah öldürdü; attığında da sen atmadın, Allah attı!” (el-Enfāl 8/17) Görüldüğü gibi ayette hem öldürme hem de atma eyleminin hakikatte Allah tarafından gerçekleştirildiği söylenmektedir.
Mermi ve atış menzili
Hz. Peygamber hem düşmanın kalabalık oluşunu hem de Müslümanların azlığını ve teçhizatlarının sınırlılığını göz önünde bulundurarak “Savunma Harbi” düzeni aldı. Ordusunu namazdaki gibi saf düzenine soktu ve........
© Milli Gazete
