Masada Masal
Hafif bir rüzgâr var masada. Ayaktayken gökyüzü görünmüyor. Oturulduğunda ancak görünüyor gökyüzü. Akşam üzeri akşam inmek üzere. Kimse yok. Kimse yok mu? Belki de herkes burada. Bütün sessizlikler bir sesle başlar. Komut mu, değil. Sürreal? Hayır. Pencereler. Bakılmak için derinlik. Kuşlar. Kediler. Çatıda bulutlar. Çay doluyor bardaklara. Dakikalar doluyor gibi masallarda. Masal mı. Gerçek. Her şartta geçerli. Her dakika her saniyede geçerli. Yapraklar uçuşuyor kaldırımlarda. Hayaller. Onlar da uçuşur bazen. Uçup giden hayaller ormanı. Balta girmemiş mi. Bakir. Resimdeki hayallere bir harf söyle. Kaç harfli, kaç kelimeli mi. Nasıl yani. Yazı kışı yok. Baharı var mı. Bir koşu bahara sor da gel baharı. Şimdi yaz sıcakları geçmedi ya. Yalnız mıdır bahar. Sağanaklar da girer bu kahkahalara. Yağdı mıydı çok güzel yağan. Yeni kesilmiş yağmur ferahlığı. Bütün bunlar pencereden. Haberi var mı pencerenin. Yazalım mı. Haberi. Kısa kesilmiş rüyalar atlası. Unutulmuş bir uykunun gözü. Gözüne giren bir uyku var. Çoktandır dağlar değişmiyor. Kayalar. Sabit mi. Duvarlar yalnızlık izi. Fazla uzaklaşmış olamaz........
© Milli Gazete
visit website