Şimdi, oruç, namaz ve zekât kardeşliği zamanı
Yarın inşallah mübarek Ramazan-ı Şerif’in teşrifiyle şerefleneceğiz. Bu, hayatımızdaki büyük “fırsatlardan” biri. Öylesine güzel bir mânevî ticaret mevsimi ki, bir kere en büyük düşmanlarımızdan biri olan şeytan zincire vurulmuş. Diğer büyük düşmanımız olan nefis ise açlıkla dizginlenmiş. Rabbimiz bu mübarek ay hürmetine sevapları, bire 30, 100, 700, Kadir Gecesi’nde 30 bin sayıyor. Buyurun işte fırsat…
Rabbim bizi bu dünyaya, kendisine iman etmemiz ve ibadetlerle sevdiğimizi göstermemiz için göndermiş. Bizi bir damla “Ma-i mehin”den yaratan Rabbimiz, öldükten sonra tekrar diriltecek ve bu defa hiç ölünmeyecek âlemde var edecek. İşte o âlemde; haşir meydanında Livâü’l-hamd-i Nebevi (asm) altında toplanmamız, Kevser havuzundan su içmemiz, Sırat Köprüsü’nü berk gibi geçmemiz, Cennet’e vasıl olmamız için sağlam bir imana sahip olup, bu imanı ibadetlerle muhafaza etmemiz lazımdır.
İşte Ramazan-ı Şerif önümüzde duruyor. Bu gece ilk teravih namazını kılacağız, ilk sahura kalkacağız. Daha sonra mukabelemizi okuyacağız. Oruç ve namazın yanı sıra sevaplarını katlamak isteyen kardeşlerimiz zekâtlarını verecekler. (Aslında yıl içerisinde muhtaçlara zekâtlarını verenler bunu zekâtlarına mahsup edip bir deftere kaydedebilirler. Ramazan’da da kalan zekâtlarını verip bir yıllık zekât borçlarını ödemiş olurlar.)
Oruç, namaz ve zekât........
© Milli Gazete
