Kravat
Suriye’deki yeni idare sonrasında dikkatimi çeken husus şu oldu. Suriye’yi ele geçiren güçlerin önde gelen simalarının tamamı, hayatlarında hiç kravat takmamış olmalarına rağmen bir anda hepsi kravat takmaya başladı. İşte bunu görünce ben de kravat takanlara inat kravata taktım ve bu “aparatı” incelemeye karar verdim.
Kravatın tarihçesini incelediğimizde çıkış menşeinin meşhur 30 yıl savaşlarına dayandığını görürüz. 1618’de başlayıp 1648’e kadar devam eden bu savaşta yaklaşık beş milyon insan can vermiştir. (4,5 milyon ile 8 milyon arasında değişen rakamlar telaffuz edilmektedir. Biz ortalamasını aldık.) Bu savaşa Avrupa’nın hemen hemen bütün devletleri, prenslikleri katılmıştır. İsveç, Hollanda, Danimarka, Prusya, Saksonya ve bir düzine irili ufaklı devletçikler ve prenslikler bir tarafta; Habsburglar, İspanya İmparatorluğu, Bavyera elektörlüğü ve yine bir düzine prenslikler ve devletçikler öbür tarafta.
Bizim konumuz bu savaş değil. Savaşın içerisindeki bir figür. Hırvat askerler, bu savaşta boyunlarına bağladıkları atkılarla tanınmışlardı. Bu atkılar daha sonra Fransızlar tarafından günümüzdeki kravata dönüştürüldü. Fransa’daki adı “cravete” idi. Bizdeki ismi “kravat” oldu.
Kravat bize “Avrupalılaşma sevdası” başladıktan sonra geldi. Tanzimat’tan sonra, ilk önce bazı aydınlar kravat takmaya başladı. Daha sonra kravat, devlet ricali arasında yayıldı. Kravat takan ilk padişah Sultan Abdülmecid idi. Ondan sonra kravat devlet dairesine girmiş........
© Milli Gazete
