Türkiye’nin seçim tecrübesini küçümsememek gerek!
Seçim denilince, siyasi partiler ve demokrasi kavramlarını da birlikte düşünmek durumunda kalıyoruz. Demokrasi ile idealize edilen seçim, siyasi partiler aracılığıyla seçmenlerin yönetime dahil edilmesini ifade ediyor.
Seçim, iktidar gücünü elinde bulunduranlar açısından da iktidarı elde etmeyi amaçlayanlar açısından da zahmetli bir süreci içeriyor.
İktidar sahipleri, çoğu zaman seçimden haz etmezler. Zira seçim sonucunda iktidarı kaybetme riski her zaman vardır. Seçim sürecinde kıymete binen seçmen çeşitli vaatlerle iktidarın karşısında durmaya ikna edilebilir. Dolayısıyla “sizin bilmediğiniz şeyler var” türünden gizemlerle halkın kendi iyiliği için seçimi ötelemek, yapamıyorsa seçimi manipüle etmek ya da doğrudan seçime müdahale etmek iktidar sahiplerinin tercihleri arasında yer alabilir.
Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde seçimler konusunda belli ölçüde bir gelenek oluşmuştur. Hatta öyle ki, Tanzimat’tan itibaren yerel yönetim temsilcilerinin seçimi için taşrada seçim uygulamaları İstanbul’a göre daha eski bir zaman dilimini ifade eder.
O günden bu günlere gelinceye değin yapılan sayısız seçim ile belirli bir müktesebat oluşmuş oldu. Elbette bu tarihsel birikimde önemli yol kazalarının mevcudiyeti de aşikârdır. İttihat Terakki’nin tehdit ve şiddet içerikli uygulamalarından ötürü 1912 seçimlerinin tarihimize “sopalı seçimler” olarak kaydedilmesi bunun ilk örneğidir. Dahası o dönemde “ittihatçılar” ve “itilafçılar” şeklinde siyasetin kutuplaşması seçimin ardından gelen Balkan savaşlarında ordunun bir........
© Milli Gazete
