“Neylerse güzel eyler”
Allah Teâlâ; her şeyi en güzel surette, ölçülü, dengeli, çift, zıddıyla, hikmetle yaratmıştır. Anlamsız, amaçsız sözlerden, fiillerden münezzehtir. “Neylerse, güzel eyler” ( İ. Hakkı Hz.). Hastalıklar, yoksulluklar, musibetler vb. sorunlar da anlamsız, yararsız değildir.
*Allah Teâlâ; her şeyi, herkesi kendisine ve başkalarına muhtaç olarak yaratmıştır. Bu ihtiyaç kanununun dışında hiçbir şey, hiç bir kimse yoktur. O (C.C.) ise, her şeyin, herkesin kendisine muhtaç olduğu, kendisinin muhtaç olmadığı, varlıkların bütün ihtiyaçlarını da karşılayan Samed ve Ganiyy’ bir Melik’tir. *Hayatımız için gerekli olan nimetlerin hepsinin gerçekte Maliki Allah Teâlâ olup, bize geçici/emanet ve sınav için verilmiştir. *Her nimet, şükrü gerektirir. Nimetleri, verenin iradesi, rızası çerçevesinde kullanmak şükür; aksi ise, nankörlüktür. *Nimetleri saymak bile mümkün değildir. İnsan olarak, nankörlük, zulüm ve cehaletle malulüz. “Şükredenler azdır.” *Elimizdeki nimetleri görmezden gelir, olmayanları elde etmek için çırpınıp, dururuz. Sanırız ki, olmayana ulaştığımızda mutluluğu yakalayacağız. *Nimetlerin yokluğu, azlığı da, çokluğu da bizim için sorun olabiliyor. Hatta, çokluğunun insanı genellikle azdırdığı, şımarttığı, tağutlaştırdığı bildirilir. (Âlâk/6-7) *Rabbimiz; imtihan için verdiği nimetlerin çokluğu ile böbürlenmenin, övünmenin kötülüğüne/tehlikesine dikkatimizi çekmiş; verilen nimetlerden sorgulanacağımız uyarısında bulunmuştur (Tekasur Suresi).
Mutluluk/huzur denen şeyi dünya gurbetindeki nimetlerde, adreslerde arayıp dururuz!
Hâlbuki dünya........
© Milli Gazete
visit website