Çözüm Süreci: Gerçekçi…
Geçtiğimiz hafta, mevcut siyasal dengelerin ve siyasetçilerin eylemsizliklerinin toplumda yaygın bir ümitsizlik hissi yarattığını ifade etmiştik. Bu karamsarlık, sadece bireysel değil, toplumsal bir duyguya dönüşmüş durumda.
Peki, bu umutsuzluk gerçekten Cumhur İttifakı’nın yapısından mı kaynaklanıyor? MHP ve AK Parti ittifakı, toplumu bu denli karamsarlığa iten temel etken mi? Bu soruların cevabı karmaşık; ancak mevcut yapı ve politikaların bu süreçteki rolü yadsınamaz.
Cumhur İttifakı, Türkiye’nin birliğini ve bütünlüğünü koruma hedefiyle, milliyetçi ve muhafazakâr bir tabanı konsolide etmek amacıyla kuruldu. AK Parti, ülkenin huzur ve güvenliğini sağlamak için ciddi adımlar atmış ve Kürt meselesine geçmişten ders çıkararak yaklaşmaya çalışmıştır. Bölge halkının taleplerine yönelik projeler geliştirilmiş, ancak bu projelerin topluma yeterince anlatılamaması ve bazı kesimlerin ideolojik önyargılarla süreci sabote etme çabaları çözüm sürecini zayıflatmıştır.
Öte yandan, Cumhur İttifakı, Kürt meselesi gibi Türkiye’nin temel sorunlarının çözümüne dair diyalog ve uzlaşı yollarını tıkayan, ideolojik bir katılık sergilemiştir. Kürtlerin taleplerini ve beklentilerini göz ardı eden bu yaklaşım, toplumun geniş bir kesiminde çözüm umudunu köreltmiş ve kutuplaşmayı derinleştirmiştir.
Bu kutuplaşma ve ideolojik kapanma, toplumda çözüm umudunu körelten en büyük etkenlerden biri olarak görülmektedir. Çözüm arayışlarının ya ötelendiği ya da simgesel adımlarla geçiştirildiği izlenimi........
© Milat
visit website