Fırtınalı Bir Küresel Sahnede Türkiye’nin Rotası
Son haftalarda dünya sahnesi, deyim yerindeyse bir ekonomik gerilim filmini aratmayacak sahnelere ev sahipliği yaptı. İsrail ile İran arasında 12 gün süren çatışmanın ardından gelen ateşkes, yalnızca bir silah bırakma değil, aynı zamanda küresel piyasalar için kısa bir “nefes alma molası” oldu. Brent petrol fiyatlarındaki 77 dolardan 63-67 dolar bandına düşüş, enerji ithalatçısı ülkeleri sevindirse de bu sakinliğin geçici olduğunu hepimiz biliyoruz. Zira Orta Doğu’da sessizlik, her zaman yeni bir fırtınanın habercisi olmuştur.
Öte yandan, ABD Başkanı Donald Trump’ın iç ve dış politikada estirdiği sert rüzgârlar, küresel dengeleri sarsmaya devam ediyor. Fed Başkanı Powell’ı görevden alma tehdidi, doların değerini son 39 ayın en düşük seviyesine indirirken, Euro’nun 1,17 seviyesini aşarak 2021 sonrası en yüksek düzeye ulaşması, Avrupa için beklenmedik bir doping etkisi yarattı. Fakat bu rüzgâr, aynı zamanda küresel ekonomide yön tayin etmeyi zorlaştırıyor. Ticaret savaşları, korumacı politikalar ve belirsizlikler içinde pusula sapıyor.
Avrupa tarafında tablo daha karamsar: Resesyon sinyalleri artık kulislerden değil, ana akım ekonomistlerin dilinden yükseliyor. Almanya’nın ihracat beklentileri düşerken, Avrupa Merkez Bankası (ECB) parasal gevşeme sinyalleri veriyor. Asya’da ise Çin, faiz indirimleriyle ekonomik yavaşlamaya karşı nefes almaya........
© Milat
