Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (54)
‘Atatürk ve millet aynı şeydi’
“Atatürk en çetin imkânsızlıkları dünyanın en kolay, hergünkü işleri gibi başa çıkarmağa muvaffak oldu. Çünkü yanılmaz bir keşif ve intikal sırriyle devrinin istidat ve temayüllerini keşfetmişti; milletin istidadı, ihtiyacı ile yekvücut olmuştu. Ahval ve şeraitin icapları onda teşahhus etmişti. Atatürk ve millet ayni şeydi. İşte baştaki şefin ve o şefe sarsılmaz bir iman ve itimad ile bağlı milletin bu âhenktar anlaşmalarıdır ki tarihin en büyük mucizesi olan Türk Cumhuriyetini yarattı.
Türkün, onun (“târihin en büyük mûcizesini yaratan”) dehâsına minnetdârlık borcu
“Umumî harbi müteakip, mütareke imza edilerek düşman askerleri Türkiyeye dolduktan sonra, artık Türk milletinin müstakil bir istikbaline dünyada inanacak tek bir kişi var mıydı? Buna Atatürk inandı ve onun arkası sıra yürüyen Türkler inandı.
“Atatürk yalnız büyük bir asker değildi. Vatanı ecnebi istilâsından kurtardıktan sonra, tamamen yeni telâkkilere göre canlı ve yaşama kabiliyetini haiz millî bir devlet kurmak vazifesi de vardı. Mazi ile değil mazinin zararlı ve köhne ananeleriyle rabıtayı kesmek, Türkün manevî yolundaki engelleri de kaldırmak lâzımdı. Atatürk bunları da yaptı. Sonra, onun yapıcılık hususundaki kabiliyet ve dehasını........
© Milat
