menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (159)

32 0
26.10.2025

Uğur Mumcu’nun istismârı

Aynı gazetede (Cumhuriyet, 18.4.1989) yazan Sayın Uğur Mumcu’nun “Din Sömürüsü” başlıklı fıkrası da, bana, samîmiyetten uzak ve istismârcı bir tavrın ifâdesi gibi göründü…

Gerçi, Sayın Mumcu, “Ben Atatürkçü değilim, ben Laik değilim” sözünün suç sayılamıyacağını, bu sözü suç saymanın açıkça TC Anayasası’nın “Kimse düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.” hükmüyle çelişeceğini sarâhatle ifâde ediyor ama, Hâdise, onun için, bizâtihî mühim değil; sâdece, -kendi zannınca- “Türkiye’de Laikliğin İslâm lehindeki ihlâlleri”ni şiddetle tenk̃îd etmek için bir vesîle!

Sayın Mumcu, “Laiklik ihlâl edilerek” münhasıran Müslümanlara verilen bâzı haklardan yakınıyor… Şu var ki bu hakların Gayr-i Müslim vatandaşlara da teşmîl edilmesini istemek dururken, nîçin Müslümanların onlardan mahrûm edilmesi taleb ediliyor? Meselâ Sayın Mumcu, hangi hakla Türkiye’de Al-Baraka, Faisal Finans, Kuveyt-Türk gibi “fâizsiz” [en azından, öyle olduklarını iddiâ eden] bankaların kurulmasına muhâlefet ediyor? Hele bu bankalara verilen izni, “Arap kapitülasyonları” olarak tavsîf etmek, insâfsızlık değil mi, meşrû teşebbüs hakkını ink̃âr etmek değil mi?

Memleketin umûmî manzarası, bu!

İbrahim Halil Çelik Hâdisesi vesîlesiyle tezâhür ettiğini gördüğümüz İnsan Haklarını umursamaz tavırların misâl̃leri maâlesef böyle uzayıp gidiyor… Daha fazla misâl̃ vermiye lüzûm yok; Memleketin umûmî manzarasını kavramak için bu kadarı k̃âfî!

Hâdisenin üzerinden on gün geçtikden sonra, bir gazetede, A.A. mahrecli bir haber daha dikkat̃i çekiyor:

“Ankara DGM Savcılığı yetkililerinden edinilen bilgiye göre, Şanlıurfa Belediye Başkanının sorgulaması derinleştirilerek sürdürülüyor. Yetkililer, İbrahim Halil Çelik’in gözaltı süresinin 15 günden sonra 3-4 gün daha uzatılabileceğini belirterek sorgulamalar sırasında yeni ipuçları elde edildiğini ve gerek görüldüğü halde, RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın da ifadesinin alınacağını söylediler. Çelik’in evinin dün üçüncü kez arandığı da bildirildi. Ayrıca, Çelik’in banka hesapları ile yurt dışı havale kayıtlarının da incelendiği öğrenildi.” (Milliyet – A.A., 26.4.1989, s. 9)

Böyle bir Memlekette Müsbet İlim ve Felsefe gelişebilir mi?

Burası Türkiye! “Kemalist Türkiye”! Yarım asrı aşkın bir zamândır Kemalist Totaliter Rejimin hüküm sürdüğü mazl̃ûm Türkiye! Bütün vatandaşlarının Kemalist olmıya mahk̃ûm edildiği açık hava hapishânesi! Sırf “Kemalist değil, Müslüman olduğunu” beyân ettikleri için ezîyet gören insanların diyârı!

Böyle bir Memlekette Müsbet İlim ve Felsefe gelişebilir mi? İnsanları emniyet, huzûr, saâdet içinde yaşıyabilir mi?

Şu şartlarda insan, hâl̃-i hâzır ve istik̆bâl̃ hakkında bedbîn olmaz mı?

Onca ezîyet, onca mağdûriyet yanına k̃âr kaldı!

Ya İbrahim Halil Çelik Hâdisesi nasıl netîcelendi? Bir sene........

© Milat