Vel asr!
Koşar adım gidiyoruz ölüme. Arkamıza dahi bakmadan. Önümüzde ne var ne yok aldırış etmeden gidiyoruz. Nelerin üstünden geçtiğimizi, neleri ıskaladığımızı fark etmeden geçiyoruz adına dünya dediğimiz yaşamdan. Tek bildiğimiz şey, zamanı tüketmek, vadeyi doldurmak. Gerisinin bir ehemmiyeti kalmıyor bizim için. Gerçi biz mi zamanı tüketiyoruz, yoksa zamanda biz mi tükeniyoruz, orası da muamma. Her halükarda dünyada en kıymetli hazinemizi tüketirken biz de tükeniyoruz, eksiliyoruz yaşamın yüzünden. Her gün yeni kırışıklıklar ekleniyor yüzümüze. Yeni aklar düşüyor saçlarımıza. Bir yanımız daha çok ağrımaya başlıyor. Birileri yaş alıyoruz deyip kendini kandırmaca oynasa da yaşlanıyoruz hülasa. Her gün bir adım daha yaklaşıyoruz bize tanınan sürenin sonuna.
Her gün kendi içinde yeni bir koşturmacaya uyanıyor. Her gün hayatın en kısa maratonu akşam olunca son bulurken ertesi güne devredilen işlerin Z raporu dahi alınmıyor. Her akşam bir kez daha iflas eden esnaf misali ömrümüz.
Gece olunca pişmanlık duyup verdiğimiz yeminleri sabah olunca unutuyoruz. Yeminlerimizi ömrün kumsalına yazmışız gibi doğan güneş dalga olup siliyor onları. Yeni pişmanlıklara uyandığımızın farkına varamadan bir ömrü daha akşama sürüyoruz.
Doludizgin........
© Milat
