Hazır mıyız Ramazan’a?
Hayat rüzgârında bir bahar dalı gibi sallanıyor zaman. Geçti on bir aylık ara ve Şubat'ın son demlerinde usulca yaklaşıyor on bir ayın sultanı Ramazan. Dünyayı aydınlatan kandil, içimizde yanıyor şimdi. Bir Ramazan'ın hazzına, lütfuna daha erişmek üzereyiz. İki yürek arasına asılı mahya misali, selama duruyor ruhumuz insanlığa ve insanlara... Kardeşlik, dostluk, paylaşma, rahmet kelamları dökülüyor dilimizden; insanlığın kurtuluşu ve ümmetin vahdeti için.
Feyzinden istifade edebilenlere rahmettir Ramazan; günahlardan arınma ve nihayetinde ateşten kurtuluştur. “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır...” (Bakara Suresi, 185. Ayet) ayetinde belirtildiği üzere, bir kurtuluş reçetesi ile geliyor Ramazan. Yüce Allah'ın rızasına nail olmak için sahurdan iftara kadar oruç tutup, ruhumuzun dünya telaşında boğulan kısımlarını temizlemektir. Zihnimizi Kur'an-ı Kerim'in nuruyla yıkadıktan sonra, yüreğimizdeki kuraklığa rahmettir Ramazan. Sahurdan iftara kadar sadece aç kalmak olarak değerlendirilirse, diyetten başka bir anlam ifade etmeyecektir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Kim Ramazan ayını inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek oruçla geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.” buyurmuş. Bu hadis bile bir bahar yağmuru, bir kurtuluş muştusu gibi düşüyor gönlümüze. Günahlarımız yaprak yaprak dökülürken, acaba biz de içimizdeki kuru dalları budayıp yerine iyilik tohumları ekebilecek miyiz? İşte bir fırsat gibi duruyor karşımızda ve razı olunanlardan olabilmemiz için bir bahçıvan gibi bizi sabırla........
© Milat
