Bir tutam tuz
Mermeri delen suyun şiddeti değil, sürekliliğidir. Bir damladan ne olur ki diye düşünme, belki de mermeri delecek son damlasındır. Büyük yollara küçük adımlarla başlanır. Her adım hedefe varamaz ancak hedefe varmak için her seferinde bir adım atmak gerekir.
Biliyor musunuz, bazen koca bir sofrada sadece bir tutam tuz olursunuz. Ne malzemeleri hazırlayan, ne ocağın altını yakan ne de çorbayı pişiren sizsinizdir… Ama biri gelir bir şeyin eksik olduğunu söyler. Bit tutam tuz. Çorbaya tat veren, lezzet veren, eksikliği her kaşıkta fark edilen, bir tutam tuz. O çorba ile karıştırıldığınızda her ne kadar görünmeyecek olsanız da arkanızda bıraktığınız tat her lokmada hissedilecektir.
Bugünlerde hepimiz büyük işler peşindeyiz. Gözle görülür, ‘like’ almaya aday, alkışla ödüllendirilir şeylerin derdindeyiz… Herkes tarafından takdir edilmeyi beklenen davranışların ve görünür olmanın hesabını yapıyoruz. Oysa bazen sadece insanlara tebessüm etmek, bir selam vermek, “Seni önemsiyorum” demek bile çok şeyi değiştirir. Ama bunu fark etmiyoruz. Çünkü bu davranışlar bize küçük geliyor, bize sosyal statü kazandırmıyor.
Hâlbuki büyük olan her şey, küçük bir şeyle başlıyor. Koskoca bir ağaç bile minicik bir tohumdan çıkmıyor mu? Ya da bir şehir… Bir tuğla koymadan bina olur mu? İşte çorba da öyle… Onca malzeme, onca emek… Ama bir tutam tuz eksikse, tat yok. O yüzden........
© Milat
