menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Acının yıldönümü

15 11
06.02.2025

İki yıl geçti üzerinden… Dile kolay, yüreğe zor, ömre ağır iki yıl. İki yıl önce bugün, gecenin sabaha en yakın vaktinde, ömrün en karanlık anına tanık olduk. 6 Şubat 04.17'de, fay derin uykusundan uyanırken yalnızca yeri değil, yürekleri de parçaladı. Yıkılan duvarlar değil, insanlığın vicdanıydı.

Hatay’da bir annenin enkaz altından uzattığı el… Kahramanmaraş’ta kızını kaybeden bir babanın yavrusunun elini bir an olsun bırakmazken göğsünde donan nefes… Adıyaman’da, çatlamış bir saatin akrep ile yelkovanı arasında kaybolan çığlıklar… Malatya’dan yükselen feryatlar… Adana’da sağanak altında ölümle yaşam arasında sıkışan bedenler… O an yer ve gök, “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!” diye haykırıyordu adeta dünyaya.

O gece, sadece evler değil, düşler de göçtü. Çocukların kahkahaları sustu, sokaklar yıkıntılara gömüldü, umut enkazın altında kaldı. Gözleri boşluğa dalmış ne yapacağını bilemeden yıkıntılar arasında dolaşan çaresiz babaların sessizliği… Annesinin battaniyesine sarılmış bir çocuğun ürkek bakışlarında saklı çığlıklar… Enkazın altından yükselen “Sesimi duyan var mı?” feryatları, bir umut, bir kurtuluş çağrısıydı. Ama zaman ilerledikçe, yanıt alınamayan sesler, birer birer sessizliğe gömüldü.

Bankalara kredi borcu diye ödediğimiz beton mezarlara diri diri gömüldük. Ailemizle kurduğumuz geleceğe dair düşler,........

© Milat