Ya İttihad-ı İslam, ya da İttihad-ı şer’izim…
Başta Kur’an ve Hz. Peygamberimiz ve de Cadde-i kübrâ’nın sarsılmaz iman sahipleri İttihad-ı İslam’ı emrederken, bizlere ne oluyor ki; neticesi çok mübarek olan bu birlikten, birlikte hareket etmekten geri kalıyoruz? Kâinatın her yerinde ve mevcudatta birlik varken, ders almayıp, paramparça ve etkisiz olmaktan nasıl bir zevke alınıyor ve kazanç elde ediliyor ki vahdetten geri duruyoruz? Şu unutulmamalıdır: Gazze’yi boydan boya kan gölüne çevirme cesareti Müslümanların birlik olamama şımarıklığıdır…
Bediüzzaman kâinatı konuşturarak, Allah’ın varlığını ilan ederken, bizler Kur’an hizmetinin zerreleri olarak; ihlâs ile birlikte hareket edip, İttihâd-ı İslâm'ı konuşturabiliriz... Yoksa Tevhid-i ilan eden Ayet’ül Kübra Risalesi’nin her bir hakikati yüzümüze tokat olarak vurulacak ve: Tevhid inancı böyle olmaz denilecektir...
Müslüman, İslâm dinini kabul eden, Allah’a teslim olup itaat eden, yasakladıklarından geri duran kişi değil midir? Peki, öyle ise neden insan kötülük peşinde olur ve ihtilaflara sebep olur, ümmetin kafasına şüpheler düşürür; fitne fesat çıkarır? Asla bunlarla cennete........© Milat
