Pişmanlığın ve mahcubiyetin piri: Hz. Vahşî
Pişmanlık, mahcubiyet bir duygudur. Bu duygunun da hakkı verilmesi lazımdır! Hiç kimse cinayetinden, hatasından gerektiği gibi pişman olamıyor. Allah’tan Ashabı kiram var ki her duyguyu parlatmışlar ve onların o parlattığı, zirve yaptığı duyguların altında İnşallah bizler de ahirette sebepleniriz... İşte duyguları, özellikle pişmanlık duygusunu hakiki manada işlettirmede bile sahabeye yetişemiyoruz. Elbette hiç bir suçlu Hz. Vahşî gibi Peygamber amcasını öldürmemiştir. Ama İslam birliğini ve ebedi hayatını katletmesi Hz. Hamza’nın katlinden çok daha vahimdir ve aynı pişmanlık yaşanmamıştır. Vahdet – birlik sırtından mızraklanmıştır. Büyük çoğunluk elindeki, dilindeki kanlı mızrakla dolaşıyor ama Hz.Vahşî’nin alev alev yakan pişmanlığı yol bulup da gelemiyor...
İslam birliği bir nevi Hz. Hamza’dır. Biz vahdeti sağlamamakla adeta Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı mızraklamışız. Dolayısıyla biz Hz. Vahşî’yi örnek alıp, öyle pişman olmalıyız ve Öyle vicdan azabı çekmeliyiz ki; birlik olalım ta ki Gazze, Filistin, Doğu Türkistan bütün dünya Mazlumları zulümden kurtulsun. Evet, bizim cinayetimiz Hz. Vahşî’nin cinayetinden çok daha büyüktür. Bunun için bizim verdiğimiz zayiat Âlemi İslam’adır… Evet, Hz. Hamza (r.a.) Şehitler Piri olarak ödüllendirildi; ebedi saadetlere, ebedi cennetlere, ebedi hayranlıklara vesile oldu. Bakın halen hayranlığımız devam etmektedir. Kıyamete kadar da........
© Milat
