menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çankırı emin ellerde

9 0
latest

Köklü cemiyet ve derneklere örneklik teşkil edecek nitelikte büyük bir organizasyon için Çankırı’dayız.

Bir şehrin geçmişini okumadan, irdelemeden geleceğine dair fikir beyan etmek çok sıhhatli olmayabilir. Bu yüzden gönülden gönüle köprüler kurarak Çankırı’nın mâzisine göz atmakta, göz atmakla kalmayıp ünsiyet kurmakta fayda var. “Her insan, bir âlemdir" düsturu ile çatık kaşlılara tebessüm, sıkıntılılara moral nazarıyla yaklaşarak; umuda küsmüş yürekleri ferahlatmak niyetimiz...

Gezip gördükçe, insanlarla tanış oldukça bakalım aklımızın aynası, kalbimizin tercümanı dilimize neler yansıyacak. Fikir heybemize, gönülden gönüle uzanan yolculuğumuza hangi ikramlar sunulacak...

Âşıklara, ozanlara, şairlere ilham kaynağı zirvesi karlı dağlarıyla; şehre huzur veren sessizliğiyle ılgıt ılgıt akan Tatlı Çay’ıyla; ender rastlanan canlılara ev sahipliği yapan ormanlarıyla; yörüklerin hayat bulduğu yaylalarıyla; dertlerine deva arayanların şifâlandığı kaplıca sularıyla; tarihin akışını değiştiren olaylara sahne olan kadîm geçmişiyle birlikte zirveleri beyaza bürünmüş Çankırı bizlere sırlarının ne kadarını açık edecek, hep birlikte göreceğiz...

GANGARA’DAN ÇANKIRI’YA UZANAN İSMİN HİKÂYESİ...

Bir şehrin tarihini arkeolojik veriler eşliğinde keşfetmeye kalktığınızda, karşınıza Paleolitik Dönem’den itibaren kesintisiz yerleşim olduğuna dair eserler çıkıyorsa, sıradan bir mirasın üzerinde gezmediğinizi daha iyi anlıyorsunuz.

M.Ö 3. Yüzyılda yaşamış coğrafyacı Eratosthenes, şehrin Antik Çağ’daki ismini yazılı kaynaklara Gangara olarak geçmiş. Çankırı ismi etimolojik olarak diğer vilayetlerimizden farklı olarak bir hayli değişime uğramış. Antik Çağ’da Gangra, Arap kaynaklarında Hancere, Selçuklu ve Osmanlı hâkimiyetinde Kengırı ve Kângırı, halk arasında Çangırı ya da Çengiri olarak namlanan kadîm şehir, Cumhuriyet’in ilanından sonra resmen Çankırı ismini almış. Çankırı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından önce Kastamonu vilayetine bağlı bir sancağın merkezi iken, 1925 yılında çıkartılan 1642 sayılı Vilayetler İdaresi Kanunu ile vilayet olmuş. İç Anadolu'nun kuzeyinde, Kızılırmak ile Batı Karadeniz ana havzaları arasında yer alan Çankırı’nın batısında Bolu, kuzeybatısında Karabük, kuzeyinde Kastamonu, doğusunda Çorum ve güneyinde Ankara ile Kırıkkale bulunuyor. Ulu bir çınarın dalları gibi gölgesine sığınanlara yurt olan Çankırı; Merkez ilçesinde tarihî Gangra Kalesi’yle; Atkaracalar’da Asker Balıklarıyla; Bayramören’de tarihî köprüsüyle; Çerkeş’de Akbaş (Taş) Köprü ve tarihî konaklarıyla; Eldivan’da kiraz, Bülbül Pınarı Mesire Yeri, Karadere ve Saray Göletleri, Seymen Alayı ve Hacı Murad-ı Velî Türbesi’yle; Ilgaz’da İndağı Kaya Mezarları, Kırkpınar Yaylası ve Yıldıztepe Kayak Merkezi’yle; Korgun’da Alpsarı Göleti ve Kurşunlu, Çavundur Kaplıcası’yla; Kızılırmak’ta damak çatlatan kavunuyla; Orta’da Sakaeli Antik Yerleşim Kaya Mezarları ve Peri Bacaları oluşumlarıyla; Şabanözü’nde Karaören Göleti’yle; Yapraklı’da Koca Meşe, Yapraklı Yayla ve Göleti’yle ömre ömür katıyor.

2023 yılında 205 bin 501 nüfusa sahipken, 2024 verilerine göre binde 27,2 oranında azalarak 199 bin 981 nüfusa gerilemesine rağmen son yıllarda turizm, gastronomi ve ekonomide yaptığı yatırımlarla kendinden bahsettirmeye başladı. Bu farkındalıklarıyla ülke turizmine katkı sunmayı amaçlayan Çankırı Belediye Başkanı İsmail Hakkı Esen, “Uygarlıklar, medeniyetler, müzeler, kültürler, termaller, gastronomi ve dahi doğal güzellikler diyarı Çankırı’ya çıkın çıkın gelin” çağrısını bir kez de biz gazeteciler aracılığıyla yineliyor. Hadi ne duruyorsunuz, 4 mevsim ayrı bir güzel olan Çankırı 12 ay boyunca sizi bekliyor, çıkın çıkın gelin gari!..

SANA BİR KALEDEN BAKTIK AZÎZ ÇANKIRI

Kaleler, kadîm şehirlerin kalbini; dinî, kültürel ve sosyal yapılar ise ruhunu yansıtır. Yani dememiz o ki kaleler bulunduğu şehrin kalbidir. Çankırı’nın kalbi olan ve kuzeyde 150 metre yükseklikte küçük bir tepe (Emir Karatekin Bey Tepesi) üzerinde kurulu bulunan Çankırı (Gangra) Kalesi’nin yapım tarihinin M.Ö. 1200’lü yıllara dayandığı sanılmaktadır. Şehrin ilk yerleşim yeri olan Gangra Kalesi’nin Paflagonların hâkimiyeti zamanında kurulduğu tahmin edilmektedir.

Bir ara Pontus Krallığı’nın da hâkimiyetine giren şehir, Roma Dönemi’nden önce Galatia, daha sonra da Paphlagonia eyaletinin sınırları içinde kalmış. Roma Dönemi’nde Germanikopolis de denen şehir, Bizans döneminde sürgün yeri olarak biliniyormuş. Gangra 8. yüzyılın ilk yarısında Emevî akınlarına uğramış, ancak kalesinin çok korunaklı ve sağlam olmasından dolayı fethi mümkün olmamış.

Kale, 11. yüzyılın sonlarına doğru Kastamonu ve Sinop’un da fatihi olarak da bilinen, Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultan Alparslan’ın Anadolu’nun fethi ile görevlendirdiği komutanlarından birisi olan Selçuklu Komutanı Emir Karatekin Bey tarafından (1074 veya 1082 yılında) fethedilmiş. 12. yüzyılın ilk yarısında Dânişmendlilerin (Dânişmendliler Beyliği Orta Anadolu’da 1071-1178 yılları arasında hüküm sürmüş) idaresindeki şehir, Haçlıların saldırısına büyük direnç göstererek teslim olmamış, fakat çevresi yağmalanmış. Kale, Roma, Bizans, Dânişmend, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde sağlamlığıyla ünlenmiş.

[Kalenin bulunduğu alanda, kaleye ait sur parçalarından başka Roma dönemine ait kaya mezarları, kaya tüneli, sarnıç ve Emir Karatekin Bey, eşi Meryem Hatun ve iki çocuğuna ait türbe bulunuyor. Rahmetle yâd ediyoruz. Geçmiş yıllarda Çankırı Belediyesi’nin çevre düzenleme, yenileme ve ağaçlandırma çalışması yapılan kale, halkın rağbet ettiği bir mesire yeri ve aynı zamanda önemli ziyaretgâhlar arasında yer alıyor. Ayrıca kalenin şehre en hâkim noktasına yapılan Cam Seyir Teras, Türkiye’de en büyük taban alanına ve en uzun çıkmaya sahip özelliğiyle ziyaretçilerin akınına uğruyor. Aynı anda üzerine 30 kişinin çıkabildiği Cam Seyir Teras, Çankırı’yı bir uçtan diğer uca izleme imkânı sunuyor.]

ANADOLU EYALETİ’NE BAĞLI SANCAK MERKEZİ

Bir süre Haçlılara yardım eden Bizanslıların elinde kalan Çankırı yöresi 1106’da yeniden Emir Gazi Gümüştekin tarafından fethedilmiş. 1135 yılı civarında Bizans ve Dânişmendliler arasında el değiştiren şehir kısa bir süre sonra Selçuklu idaresi altına girmiş. Selçuklu Dönemi’nin sonlarına doğru ve 14. yüzyılın başında ise, Kastamonu ve çevresinde hüküm süren Candaroğulları’nın hâkimiyetiyle tanışmış.

Çankırı yöresi, 1417'den sonra Candaroğulları’ndan Kasım Bey'in yönetiminde Osmanlı Devleti'ne bağlı iken, Kâsım Bey’in 1464’te vefat etmesiyle birlikte........

© Milat