Kendin(i) bulmalısın
1970’li yıllardan itibaren özellikle köyden şehre göçleri ve şehre adaptasyon sürecini anlatan filmlerde, göçmenlerin henüz tanımamaktan ve yeni kültürel çevreye adapte olamamaktan kaynaklanan “kandır(ıl)ma” işlenen temalardan birisidir. Köprüleri, saatleri satma hikayeleri de buradan üretilmektedir.
Şehre iner inmez insan kendisine yardım etme vadiyle yaklaşan kişilerce kandırılır. Parasını kaptırır. Hemen ardından birisi de bu hikayeyi dinleyip dürüst ve adil olduğuna dair gösteriş ve söylemlerle o insanı tekrar çarpar. Ta ki o insan kimseye kanmamasını ve işlerini kendisine inanarak yapması gerektiğini öğreninceye kadar.
İşin aslı bu kandırılma hikayeleri hiç bitmez. Bunun ilk sebebi, ülkelerde henüz göç konusunun devam eden bir olgu olması ise, ikincisi de, kısa yoldan köşeyi dönme gibi hırslara sahip insanların toplumda epey bir yekün teşkil etmesi. Hele dijital çağla birlikte “yatırım” adı altında kişilere sunulan imkan(sızlık)lar ile birlikte bilhassa gençlerin “prekarya” tutumlarının baskın oluşu.
İnsanlar şu anda uzun süreli emekler vererek hayatını devam ettirme anlayışından giderek uzaklaşıyorlar. Hayatın hızlanmasının en önemli........
© Milat
visit website