menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kaderin yazı(lım)ında insan

24 0
saturday

Sosyolojinin ortaya çıkışının erken zamanlarında yükselen teori ve tartışmalar, o gün için bir felsefi zemin oluşturma ve toplumsal inşa açısından bir gereklilik ifade etmekteydi. Aslında bu teori ve tartışmaların bugün yaşadığımız sorunlar bağlamında da hala anlamlı olduğunu belirtmeliyiz.

Öncelikle psikolojizm ve sosyolojizm denilen, toplumu ve toplumsal olayları açıklarken “birey”in mi yoksa toplumun mu merkeze alınacağı meselesi bu tartışmalardan birisidir. Elbette “birey”in katkıları olmazsa, toplumsal değişim ve gelişmelerden bahsetmek mümkün olmaz. Öte yandan Durkheim’in ısrarla vurguladığı gibi bireyi toplum oluşturmaktadır. Ona göre toplum bireyse yansımalarını bulmaktadır. Bu biraz da Durkheim’in dinin yerine kuvvetli bir referans olarak “toplum”u yerleştirme gayretinden ya da mecburiyetinden kaynaklanmaktadır.

Aslında sosyal çürüme bağlamında tartışılması gereken mesele insan (fert) ile devlet ve toplum arasında kurulan ilişki biçimidir. Öncelikle gerçek bir varlıktan bahsedeceksek bu herhalde “insan” olsa gerektir. Dolayısıyla toplum, devlet vb. tüm diğer kavramlar insandan türeyen bir varoluşa tekabül ederler. Buradan yola çıkıldığında, insan esastır ve insana dair diğer........

© Milat