İnsansız İslamlık (mı?)
Yaşanan hayatta dinden ideolojiye, eşyadan varlıklara kadar her şey insanla hayat ve dinamiklik kazanır. Aksi halde yaşam bir mekanizme dönüşür ve ruhunu kaybeder. Söz gelimi; aslında “İslam” diye adlandırılan bütün de insanla birlikte hayat bulur ve ete kemiğe bürünür.
Böyle bir girişi yapmamızın temel sebebi; birçok müslümanın söylemlerinde İslam denilen şeyin “emirler” ve “yasaklar” çerçevesine indirgemiş olmasıdır. Öyle ki, eline “tekfir” aracını alanlar çok rahatlıkla bu emirler ve yasaklar üzerinden diğerlerine “ayar” vermeye kalkmaktadırlar. Buradaki temel sorun ise, içinden insanı çekince emirler-yasaklar kadar İslamın kendisinin de mekanik bir varlık haline gelmesidir. Şunu özellikle ifade etmeliyim; müslüman toplumlarda islam, giderek insansız bir form haline dönüşmektedir. İslam’ın her şeyi önemli olduğu kadar emirler ve yasakları tabii ki önemlidir. Fakat insan İslam’ı yaşatacak olan ruhun kendisidir.
Müslümanlar görebildiğim kadarıyla “insani tecrübe”den korkuyorlar. İnsani tecrübe ile elde edilen şeyleri veya insanın eşya ve tabiata dair deneyimlerini son kertede “bozucu” etkileri ile ele almakta ve bu tecrübeleri tartışmak istememektedirler. Fıkhı da bu deneyimlerin tartışılmasını engellemek üzere........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d