Görüntüyü Kurcalama; Hakikate…
Görüntünün egemen olduğu çağımızda, insanların görüntü üzerine yoğunlaşarak gerçekliği elde etmeye çabalaması gibi tuhaflıklara daha çok rastlanmaktadır. Öyle ki gerçek ile gerçek olmayan arasındaki bulanıklık daha da yoğun bir sis halinde belirsizlikleri çoğaltmaktadır. Baudrillard bu bulanıklaşmaya hipergerçek ismini vermektedir.
İnsanların artık etrafını tamamen görüntüler sarmış durumda. Öyle ki, televizyonlar, bilgisayarlar ve cep telefonları kendi işlevlerinin ötesinde “görüntü”lerle bir başka gerçeklik yaratmaktadırlar. İşin ilginci, bu görüntülerin dikte ettiği gerçeklik algısı ve insana verdiği hazlardan insan çıkmak istememektedir; tıpkı güzel bir rüyadan uyanmak istememek gibi.
Neticede insan hayatında düalist bir biçimde ikiye yarılmaktadır. İlki, görüntülerin dünyası ise diğeri dış dünyanın gerçekliği. Bu ikisi arasındaki mesafe o kadar açılmaktadır ki, birinden diğerine geçiş ve adaptasyon giderek zorlaşmaktadır. Bu minvalde sorulması gereken soru; görüntülerin dünyasından realiteye yani gerçekliğe insanların nasıl geçebildikleridir?
Görüntünün propaganda gücü o kadar yüksek görünmektedir ki, insanlar görüntüler dünyasının içinde kalmak ve burada uyuşmaya olumlu yaklaşmaktadırlar. Aslında bu uyuşmuşluk halinden........
© Milat
visit website