Vicdanın İflası
Teknolojinin gelişimiyle insanlığın gerileyişi arasında doğrudan bir bağ var. Teknoloji yükseldikçe insanlık aşağı düşüyor. Teknolojiye doğru atılmış her adım insanlık yürüyüşünün tökezlemesine, onun açtığı her çukur bedenin, ruhun, zihnin o çukurlara yuvarlanmasına yol açıyor. İnsan ile doğanın sentezinden doğan göz kamaştırıcı üretimler artık eskiden olduğu gibi ona fayda getirmiyor, bilakis her yeni keşif onun başka bir boyutunun silikleşmesine, kaybolmasına yol açıyor. Aklın doğayı kullanarak insanı yüceltmesi, doğanın yapı taşlarını inşa ederek boyunu uzatması devirleri çoktan sona erdi. Akıl artık içine düştüğümüz devasa bir bataklıktan başka bir şey değil. Onun her çırpınışı bizi biraz daha çamura beliyor, biraz daha çirkinleştiriyor, biraz daha nefessiz bırakıyor. Artık kurulan köprüler ırmağın iki yakasını birbirine bağlamıyor, kıyıları görünmezleştiriyor. Duvarlar rüzgardan, ateşten, yağmurdan, kötülükten korumuyor rüzgarı, ateşi ve yağmuru, yanı sıra kötülüğü şeffaflaştırarak insanın sonunu hazırlıyor. Yollar şehirleri birbirine bağlamak yerine güzergahtaki temaşanın büyüsünü yok ediyor. Teknoloji eşliğinde hep birlikte agnostik bir kara deliğe doğru sürükleniyoruz. Kendimizle birlikte, üzerinde yaşamın olduğu tek gezegeni de bu muhteşem küreyi de tarla farelerinin açtığı çukurlar benzeri kendimizle birlikte kayganlaştırıyor, üzerinde yürünmez, her adımın tehlike barındırdığı, nefes alınmaz, yaşanmaz hale getiriyoruz.
Bugün teknoloji, daha güzel bir dünya inşa etmenin, daha güzel bir dünyada yaşamanın imkanlarını genişletmiyor. İnsanı, duyguları, dünyanın sınırlarınıküçültüyor, daraltıyor. Savaş teknolojileri, ömrü uzatmaya yönelik farmakolojilerden çok daha fazla çalışıyor, çok daha fazla üretiyor. Bombalar, dünyanın bir tarafından öteki tarafına besin lojistiğinden daha hızlı ulaştırılıyor. Devasa vinçler........
© Milat
visit website