Mülakat ve liyakat!
Geçtiğimiz günlerde elime Martı yayınlarından çıkmış “Benim Yolum” adlı bir kitap geçti. Arkasında dünyaya adını duyurmuş Aamir Khan’a ait şu sözler yer alıyordu: “Mezuniyete inanmıyorum. Bir işte gerçekten iyi olmak istiyorsanız, onu öğrenmelisiniz…”
Mezuniyet, köken olarak; “mezun olmak, izin sahibi olmaktan” geliyor ve toplumda “diploma” ile eş anlamlı olarak kullanılıyor. Diploması olanın mezun olduğu, mezun olanın diploma sahibi olduğu anlamını taşıyor. Ne yazık ki bu denklemde liyakat ve liyakati ölçen mülakat sistemi göz ardı ediliyor. Aamir Khan yukarıda ki sözü doğrudan liyakattin, dolaylı olarak ise mülakatın önemine vurgu yapıyor. Toplum olarak büyük yanılgılarımızdan biri mezun olmuş herkesi “işin ehli” sanıp liyakatli olarak görmemiz. Alanında iyi mi, kendini geliştirmiş mi, hangi konularda uzmanlaşmış, mezuniyetinin üzerine neleri eklemiş, yeni neler öğrenmiş bunları tespit etmiyoruz. Aslında bunları tespit etmemizi sağlayacak bir sistem olan mülakat sistemini uyguluyoruz ama pratik zeminde yanlış yapıyor, liyakat dışında ki başka faktörlerin devreye girmesine ne yazık ki izin veriyor ya da göz yumuyoruz.
İstediğiniz kadar iyi bir üniversiteden mezun olun, bir işe yetkili değilseniz yani liyakat sahibi değilseniz hangi üniversiteden “mezun” olduğunuzun pek bir önemi olmaması gerekir. Sanırım Yusuf Tekin’in neden mülakata ayrı bir önem verdiğini ve neden mülakatta bu kadar ısrar ettiğini; duyguları ile değil, objektif........
© Milat
