Sayın Cumhurbaşkanına çağrı
Tarih boyunca; hakla batılın, hayırla şerrin, iyilikle kötülüğün, iyilerle kötülerin mücadelesi hep var olmuş ve olmaya da devam edecektir. İslam ümmeti hak cephesinin doğal temsilcisidir. Batıl cephede ise “küfür tek millettir” ifadesinin altına giren, dinli-dinsiz her renkten milletler vardır. Hak cephesinin mücadele sınırlarını iman ettiği ilkeler çizerken, batıl cepheyi bağlayan her hangi bir ilke veya prensip yoktur. Batıl cephe sadece güçten anlar. Bu cephenin insan haklarına dair tüm kurum ve kuruluşları kendileri içindir. Söz konusu Müslümanlar olunca hukuk vs. önemli değildir. Bunu bir asra yakındır devam eden Filistin mücadelesinde ve özellikle son iki yıldır açık hava hapsinden çok daha şartlara mahkûm edilen Gazze’de net olarak tüm dünya görmektedir.
Ülkemiz dünya mazlumlarının hamisi olan bir imparatorluğun bakiyesidir. Raşid halifeler dönemi ve sonrasındaki tüm İslam devletleri de yeryüzünde adaletin teminatı idiler. Zira İslam hak ve adaletin yegâne kaynağıdır. İslam hilafetini temsil eden devletler de bulundukları her zaman ve zeminde adaletin te’sisi için canla başla çalıştılar. Haktan yana oldukları içinde hep muzaffer oldular.
Ancak son üç asrın ilk ikisinde biz İslam ümmetinin çimentosu olan kardeşlik ruhu ve ümmet şuurunu zayıflattılar. Sonra........
© Milat
