Büyük Aya Hazır mıyız?
Rahmet ve mağfiret ayının gölgesi bir kez daha üzerimize düştü elhamdulillah. Toprağın suya, yaprağın güneşe hasreti gibi hasret kalmamız gereken fırsat iklimi bir daha geldi. Zira ibadet fukarası bizler için kıyam ve sıyam ayı ramazan, çok önemli bir fırsat. Telafi kuponları vs. ile kıyaslanamayacak bir fırsat.
Bir hatamızdan dolayı bize darılan sevdiğimiz bir insana kendimizi af ettirmek için ne planlar yapar, zorluklara katlanırız. Affedilip aramızın düzelmesi durumunda da ne kadar seviniriz… Hâlbuki kendimizi af ettirmeye veya beğendirmeye çalıştığımız insan da bizim gibi bir beşer ve bize yapacağı katkı sadece bu fani dünya ile alakalıydı ama olsun. Rabbimiz azze ve celle bizden razı olsa, Resulullah (sav) bizi ümmeti olarak kabul etse bize katkıları dünyalarla kıyaslanamayacak kadar çok ve ebedidir. Dünyada huzur ahirette ise cennet ve ebedi saadet…
Resulullah (sav) Recebin girişinden itibaren; “Allah’ım (cc) Recebi ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi ramazana (selametle) kavuştur.” Diye çokça dua ediyordu. Zira bu aydaki büyük fırsatları kaçırmak istemiyor ve aynı fırsatı bizim de değerlendirmemiz için uyarıda bulunuyor. Yapılan her iyi amelin yetmiş ve daha fazla katlanarak karşılık gördüğü, bu aya mahsus olan orucun ise ancak Allah (cc) ın bilebildiği kadar katlandığı bu ay elbette çok özeldir.
Konuyla ilgili bazı ayet ve hadisler
İnsanın iki ezeli düşmanı vardır; nefis ve şeytan. Şeytan aynı zamanda nefsi de kışkırtıp üzerimize saldığından iki yönlü düşmandır. Ramazan ayı geldiği zaman Allah (cc) kendi lütfuyla bu iki düşmanımızdan en azılı olan şeytanı saf dışı bırakmaktadır. Bununla da kalmayarak baş başa kaldığımız nefis düşmanına karşı galip gelmemiz için de manevi cephane ve mühimmatımız olan hayırlı amellerimizi yedi yüz hatta daha fazla katlayarak takviye etmektedir. Yani Allah (cc) galip gelmemiz için her imkânı sunmaktadır. Artık buna rağmen nefsimize uyarak mağlup olmaya devam edersek kimseyi değil kendimizi kınayalım.
Bu fırsat kaçmaz
Özellikle siyasal, sosyal, ekonomik krizlerin bir bini kovaladığı şu zamanda… Hele manevi krizlerin zirve yaptığı, bedenler doydukça ruhların acıkmasının katlandığı asrımızda… Dünyalık hazların, geçici zevklerin adeta tapınılır hale geldiği bu çağda…
Bu fırsat! Kaçmaz. Hayır, bereket ve fazilet ikliminden manevi değerler devşirme fırsatı…
İnsanlar önemli gördükleri kazanımlar için bu ifadeyi sık sık kullanırlar. Birçok ürünün reklamı bu tılsımlı! Cümleyle biter; “bu fırsat kaçmaz” hâlbuki hepimiz iyi biliyoruz ki; bu dünyanın zararları ne kadar çok ve büyük olursa olsun telafisi vardır. Bir adamın evi yanar, fabrikası yanar, iflas edip trilyonlarca zarara girer, tüm serveti ve ehl-u iyali deprem altında kalır yine de tüm bu zararların telafisi vardır. Bu insanların her birinin hayata bir köşesinden devam etmesi mümkündür.
Ancak mahşer........
© Milat
