Edebiyatımızın ‘Çıra’sı Şevkle Yanıyor
Edebiyat dünyamıza yayınlarıyla değerli katkılarda bulunan Çıra Edebiyat, yeni edebî eserlerini okurlarla buluşturmaya devam ediyor.
Şakir Kurtulmuş, Beyazıt'taki kitap fuarında torunu ve edebiyatçı dostlarıyla birlikte.
İyi ki şairlerimiz ve yazarlarımız yeni kitaplarıyla topluma değer ve zenginlik katmaya devam ediyor. Zira duygu ve düşünce yüklü bu kıymetli kitaplar, toplumun moral değerini yüksek tutuyor. Karamsarlıklara ilaç, kötümserliklere deva oluyor; bedbin insanları uyarıyor, uyandırıyor. Bu seçkin şair ve yazarlarımızdan Şakir Kurtulmuş, sadece şiirleri ve nesirleriyle değil aynı zamanda şair ve yazar dostlarını buluşturarak, çeşitli mahfillerde okuyucularla bir araya getirerek edebiyatın canlılığını sürdürmeye en çok gayret gösteren aksiyon adamlarımızdandır. Onun aktivist yönünü başka bir yazıya bırakarak şimdi editörlüğünü yaptığı Çıra Edebiyat’tan çıkan kitaplarına bir göz atalım. Ah Güzel Bir Gün, Kurtulmuş’un adıyla özdeşmiş kıymetli bir eseri. 1958 Eskişehir doğumlu olan edebiyatçımız, başta Cahit Zarifoğlu ve Rasim Özdenören olmak üzere seçkin ediplerimizin ve üstatların rahle-i tedrisinden geçmiş bir kalem erbabı. Ah Güzel Bir Gün ilk olarak 1985 yılında günışığına çıktı. Yayınevi, 40 sene önce ilk baskısı yapılan eseri, kapağa “40. Yıl Baskısı” logosunu ekleyerek okuyucuya yeniden takdim etti. Bir kitabın 40 yıl boyunca okuyucunun ilgisine mazhar olması ve gündemde kalması önemlidir. Demek ki bu kitap, zihinlere yerleşmiş, kalpleri kuşatmış, gönüllere nakşolmuştur.
AH GÜZEL BİR GÜN
Şairimiz “önsöz”de, Ah Güzel Bir Gün’ün “bir med-cezir döneminin ilk kitabı” olduğunu vurguluyor ve devam ediyor: “Kitap, okyanusun alacakaranlık bölgesinden güneş ışığı bölgesine seslenmek gibi bir gayretti benim için. Kolay olmadı bu sesi duyurmak. Sesimin yankısı ‘çocukluktan denize koştuğum’ zamanlarda ‘titrek çağrışımla’ çıkacaktı, farkındaydım. Deniz altı mağaralarında ‘kısık sesle’ terennüm etmeye çalıştığım şiire uzun bir vermemin daha doğrusu ‘şiir susma’mın nedeni yeryüzü dediğimiz kara parçasının uçlarıydı bir bakıma Bu hüznü taşıyacak gücü kendimde bulamamak, bu acıları yansıtacak kelime aynasını icat edememek oldu.” Şu mısralar kitaptan: “Onlar ki boynu bükük gittiler/bizi savaşa soyamadan gittiler/şimdi hangi Afgan dağlarında/karla yıkanıp sulanıyorlar/şimdi toprağı kanla sulayıp/hangi şehitlikte dua bekliyor ya da onlar”
Şakir Kurtulmuş’un farklı dönemlerde kaleme aldığı şiirlerinden oluşan Ölüm ve Ayna kitabının 4. baskısı elimizde. “Şiir kitaplarının satmadığı” aldatmacasıyla oyalanmaya devam eden bazı yayıncı dostlarımızın kulakları çınlasın. Çıra Edebiyat, rağbet görmeseydi birçok şiir kitabını vitrinlere ve raflara taşımazdı. Kitabın “Tesbih” bölümü “Dua” ile başlıyor. Biz de bu hayırlı başlangıçla yetinelim şimdilik: “Bir ve tek olanı teşbih ederim/ebed ve ebedî olanı/semayı direksiz yükselten,/yeryüzünü yayanı donmuş su üzerine/teşbih ederim./mahlûkatı yaratanı/onları çeşitlendireni/rızkı taksim edeni/bir karıncayı bile unutmayanı/eş ve çocuk edinmeyeni/ve hiçbir şeyin dengi olmayanı/tessbih ederim/beni gören yerimi bilen/beni rızıklandıran/ve beni unutmayan Rabbimi/teşbih ederim” Kitapta “Yıldızlar Sevinir Gelişine” şiirini okurken........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon