menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hayatın o garip akışı

21 0
17.06.2025

Şöyle bir etrafa bakıyorum da ne tuhaf bir hikâyenin içindeyiz, değil mi? Bir yandan köpüklü kahvemin üzerine "biraz daha çikolata tozu olur mu?" diye sorarken, diğer yandan "wifi şifresi neydi?" diye mırıldanıyoruz. Yedi sıfır sıfır dokuz kare dört alt tire dokuz mu? Tamamdır, teşekkürler! Sonra ekrana kilitleniyoruz; milyonlarca veri, ışıltılı piksellere dönüşüp gözümüze doluyor. İşte buradayız. Çağın dayattığı ritüelleri, adeta bir tiyatro sahnesindeymiş gibi yerine getiriyoruz. Sabahın ilk ışıklarıyla uyanıp e-postaları kontrol etme telaşı, toplantılar arası koşuşturmalar, akşam eve döndüğümüzde bile zihnimizin hala günün koşturmacasında kalması... Tüm bunlar, modern yaşamın bize biçtiği roller sanki.

Para kazanmalıyız. Vergiler ödenmeli. İnsanları, akıllıca sunduğumuz şeylere ikna etmenin yollarını aramalıyız. Bu bitmek bilmeyen rekabetin içinde, adeta birer pazarlamacıya dönüşüyoruz. Kendi ürettiklerimizi, fikirlerimizi, hatta kendimizi dahi sürekli bir vitrinde sergileme telaşındayız. Bazen işe yarıyor; hayatı çözdüğümüzü sanıp o nadir heyecanı tadıyoruz. İşte o an, kalbimiz zaferin tatlı esintisiyle doluyor, sanki evrenin tüm sırlarına vakıf olmuşuz gibi hissediyoruz. Ancak bazen de videomuz kimsenin umurunda olmuyor, hazırladığımız kurs boşluğa düşüyor. Sosyal medyada attığımız adımların yankısı gelmiyor, beklediğimiz beğeniler, yorumlar, paylaşımlar bir türlü gerçekleşmiyor. İşte o an, umutla gerçeğin........

© Milat