Güven ve adalet toplumu
Mübarek Ramazan ayını sakin, telaşsız ve sorunsuz geçirmek ister insan… Ama maalesef dünyada ve ülkemizde bu yine sağlanamadı. Gazze’de işgalcinin ateşkesi ihlal edip sahur vaktinde toplu katliam yapması bu ay içinde yaşandı. Yakılan ağıtlar ve yükselen feryatlar, şehirlerin, insanların çıkardığı gürültüler sebebiyle duyulamadı.
Yine ülkemizde başlatılan soruşturmalar, gözaltılar, yaşanan arbedeler ve karşılıklı suçlamalar yine bu mübarek ve özellikli ayın içerisinde oldu. Meydanlarda yükselen alkışlar, ıslıklar, öfke yüklü sloganları işittik. Ekranlarda bir koltuk edinmiş, yakamıza adeta yapışarak “bizi izleyin size hakikati anlatacağız” diyen tartışmacıları kitapla, hikmetle, ibadetle geçirilmesi gereken gecelerimize zorunlu misafir ettik.
Oysa bu ay şeytanlar zincire bağlanmıştı. Cehennem kapıları kapatılmış, cennet kapıları ardına kadar açılmıştı. İnsanlık, emniyet içerisinde olmalıydı. Zihinlerimiz yanlış ve yalan bilgilere karşı korunur kalmalı, alın terimizle edindiğimiz kazanımlarımız için herhangi bir şüphe içerisinde olmamalıydık. Bir sabah uyandığımızda, saatlerce çalışarak, yorularak, yeri geldiğinde ailemizden bile uzaklaşarak elde ettiğimiz birikimlerimizin buharlaştığını, kaybolduğunu görmemeliydik. Geleceğimizin, umutlarımızın çalınıp heba edilmesini kimse hak etmiyordu.
Herkes kendi penceresinden yorumluyordu yaşananları… Bir konuyu okumaya çalışırken ellerin götürülmesi gereken vicdan görünmüyordu ortalıkta. Adalet, hikmet ve merhamet mi? Onlar çoktan terk etmişti bu toplumu… Önyargılar ve ezberletilmiş klişe suçlamalar daha........
© Milat
