Mekân, Mekke ve Mekin
Mekânın kelime kökü itibariyle Mekke ile alakalı olduğunu bazı Arapça sözlük ve belağat kitaplarından öğreniyoruz. Bu sözlükler sıklıkla “Mekke, mekân ve mekin” kelimelerini bir arada kullanır. Burada mekin kelimesi, o şehirde yaşayan insan, o şehrin sakini olarak bilinmesinde fayda vardır. Bu kelimelerle alakalı şöyle bir atasözü de zikredilir.
“Şerefü’l-mekân bi’l-mekîn”
(Bir mekânın şerefi/itibarı o mekânda oturanlardan gelir).
Kadim zamanlarda insanların şehirlerine nispetle adlandırıldıkları vakidir. Peki, şehirler de o insanlarla şeref kazanmıyorlar mı? Yesrib adıyla anılan bir şehir vardı. İki cihan perveri kıymetli peygamberimiz Hz. Muhammed'in buraya hicretiyle adı Medine-i münevvre olmadı mı? Allah'ın nuruyla din ile aydınlanmadı mı bu şehir? Bugün seküler kesim daha çok münevver yerine aydın kavramını kullansa da Yesrib medineleşmiştir ve münevverleşmiştir. Darısı münevver olmayı bekleyen diğer şehirlerin başına.
Bu konuda yazar Yusuf Yerli, Düşünen Dergisi 19.sayısında “Mekkî Açılımlar” adıyla manidar bir makale neşretmiştir. Makaledeki şu bölümü konumuzu izhar etmekte faydalı olacaktır.
“Mekke’yi anlatırken sadece bir mekân olarak Mekke’den bahsetmek, Mekke’yi anlatmamak demektir bir bakıma. Mekke mekîn/sakin olanlarıyla bir bütündür. Mekke denince akla mekân olarak Beytullah gelir. Beyt’i temellerinden yükselten Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Hz. Hacer öncelikli olarak gelir.”
Yine belağat kitaplarında Mekke denilince de aslında Kâbe’nin kastedildiği zikredilir. Ayrıca Kâbe için........
© Milat
