Tüm bilinmeyenleriyle Pakistan Talibanı
Tahrik-i Taliban Pakistan (TTP), ya da yaygın adıyla Pakistan Talibanı, Güney Asya’nın en karmaşık ve girift ilişkileri olan örgütlerinden biridir.
2007 yılında resmi olarak kurulan bu örgüt, Pakistan’ın kuzeybatısındaki Federal Olarak Yönetilen Kabile Bölgeleri (FATA) ve Hayber Pahtunhva eyaletlerinde, özellikle Peştunetnik grubunun yoğun olduğu bölgelerde kök saldı. Hem Pakistan hükümeti hem de uluslararası toplum tarafından bir terör örgütü olarak sınıflandırılan TTP, kendi erkek egemen ve ilkel yoz anlayışını “şeriat” yönetimi kurma iddiasıyla hem Pakistan devletine hem de sivillere yönelik çok sayıda kanlı saldırı düzenledi. Örgüt, Afganistan’daki AISAF işgal güçlerine karşı giriştiği eylemlerden dolayı Afganistan halkı nezdinde ciddi oranda sempati kazanmayı başardı.
Bu çalışmada, TTP’nin tarihsel kökenlerini, ideolojik yapısını, terör faaliyetlerini ve bölgedeki sosyo-politik etkilerini ayrıntılı bir şekilde ele alarak, örgütün neden küresel bir tehdit olarak görüldüğünü tarafsız bir perspektifle incelemeye çalıştım.
TTP’nin ortaya çıkışı, yalnızca bir silahlı örgütün doğuşu değil, aynı zamanda bölgenin tarihsel, sosyolojik ve politik dinamiklerinin bir yansımasıdır. Peştun kabile kültüründen beslenen örgüt, Pakistan’ın kuzeybatısındaki istikrarsızlıktan faydalanarak güç kazandı. Ancak, sivillere yönelik saldırıları ve katı ideolojik duruşu, yerel halk arasında destek kaybına yol açtı. Bu makale, TTP’nin hem yerel hem de uluslararası etkilerini, tarihsel bağlamını ve güncel durumunu detaylı bir şekilde analiz ederek, örgütün bölgedeki karmaşık rolünü anlamaya çalışacaktır.
PEŞTUN KUŞAĞI VE KABİLE BÖLGELERİ’NİN TARİHSEL ARKA PLANI
Pakistan Talibanı’nın ortaya çıkışını anlamak için, Pakistan ve Afganistan sınırındaki Peştunkuşağının tarihsel, sosyolojik ve coğrafi dinamiklerini derinlemesine incelemek gerekir. Bu bölge, çoğunlukla Peştun etnik grubuna ev sahipliği yapar ve tarih boyunca stratejik bir öneme sahip olmuştur.
Peştunlar, hem Pakistan hem de Afganistan’da yaşayan, ortak bir dil (Peştuca), kültür ve tarih paylaşan bir topluluktur. Bölgenin coğrafyası, dağlık arazileri, derin vadileri ve zorlu geçitleriyle, gerilla savaşına elverişli bir zemin sunar. Bu coğrafi özellikler, tarih boyunca dış güçlerin bölgeyi kontrol etmesini zorlaştırmış ve Peştun kabilelerinin bağımsızlığını korumasında önemli bir rol oynamıştır. Peştunların toplumsal yapısı, kabile temelli bir organizasyona dayanır ve “jirga” adı verilen kabile meclisleri aracılığıyla yönetilir. Bu meclisler, kabileler arasındaki anlaşmazlıkları çözer, toplumsal düzeni sağlar ve geleneksel kuralları uygular. Peştunvali olarak bilinen ahlak kodu, Peştun toplumunun temel değerlerini oluşturur. Bu kod, misafirperverlik (melmastia), intikam (badal) ve onur (nang) gibi unsurları içerir.
Peştunvali, TTP gibi grupların ideolojik söylemlerinde sıkça kullanılmış ve genç Peştunlarınradikalleşmesinde etkili olmuştur. Ancak, bu kodun katı yorumları, TTP’nin sivillere yönelik şiddet eylemlerini meşrulaştırmak için kullandığı bir araç haline gelmiştir. Peştunların tarihsel olarak merkezi otoritelere karşı dirençli bir duruş sergilemesi, bölgenin siyasi dinamiklerini şekillendirmiştir.
Kabile bölgeleri, hem İngiliz sömürge döneminde hem de Pakistan’ın kuruluşundan sonra özerk bir statüye sahip olmuştur. Bu özerklik, merkezi hükümetlerin bölge üzerindeki kontrolünü sınırlamış ve TTP gibi grupların güç kazanmasına olanak sağlamıştır. Bölgenin ekonomik geri kalmışlığı, eğitim eksikliği ve altyapı yetersizliği, genç nüfusun radikal gruplara katılmasını kolaylaştıran faktörler arasında yer alır.
DURAND HATTI’NIN MİRASI VE BÖLÜNMÜŞ PEŞTUNLAR
Geçtiğimiz yüzyılda, İngiliz İmparatorluğu’nun Afganistan’ı kontrol etme çabaları, Peştunkabilelerinin direnişiyle karşılaşmıştır. 1839-1842 Birinci Anglo-Afgan Savaşı, 1878-1880 İkinci Anglo-Afgan Savaşı ve 1919 Üçüncü Anglo-Afgan Savaşı, kabile bölgelerinin savaşçı ruhunu ve gerilla taktiklerini ortaya koymuştur. Bu savaşlar sırasında, Peştunkabileleri, İngiliz ordularına karşı ağır kayıplar verdirmiş ve bölgenin kontrolünü zorlaştırmıştır.
1893’te çizilen Durand Hattı, Peştun nüfusunu ikiye bölerek Afganistan ile İngiliz Hindistanı (bugünkü Pakistan) arasında yapay bir sınır oluşturmuştur. 1919’da nihai şeklini alan bu sınır, Peştunların birleşik bir siyasi ve kültürel yapı oluşturmasını engellemiş ve bölgedeki istikrarsızlığın temel nedenlerinden biri haline gelmiştir.
Durand Hattı, Peştunların tarihsel olarak bir arada yaşadığı bölgeleri bölerken, kültürel ve etnik bağlar nedeniyle bu sınır hiçbir zaman tam anlamıyla kabul görmemiştir. Peştunlar, sınırın her iki tarafında da akrabalık bağlarını sürdürmüş ve bu durum hem Afganistan hem de Pakistan tarafındaki Peştunlar arasında birleşik bir kimlik arayışını güçlendirmiştir. İngilizlerin 1947’de bölgeden çekilmesiyle, kabile bölgeleri yeni kurulan Pakistan devletine katıldı.
Ancak, bu bölgeler özerk bir statüye sahip oldu ve Pakistan hükümetinin kontrolü sınırlı kaldı. Peştun kabileleri, kendi geleneksel yönetim sistemlerini korudu ve merkezi otoriteye karşı direnç göstermeye devam etti. Bu özerklik, merkezi otoriteye karşı direnci güçlendirdi ve TTP gibi grupların ortaya çıkması için uygun bir zemin sağladı.
Durand Hattı’nın mirası, TTP’nin ideolojik söylemlerinde de önemli bir yer tutar. Örgüt, Peştunların tarihsel olarak bölünmüşlüğünü ve merkezi otoritelere karşı direnişini kullanarak, yerel halkı mobilize etmeye çalıştı. Ancak, TTP’nin sivillere yönelik saldırıları, bu söylemlerin halk nezdindeki etkisini büyük ölçüde azalttı.
Peştunların birleşik bir kimlik arayışı, TTP’nin propaganda araçlarından biri olsa da, örgütün katı ideolojik duruşu ve şiddet eylemleri, bu arayışı istismar ettiğini gösterdi.
İPİ’Lİ FAKİR VE ERKEN DİRENİŞ HAREKETLERİ
Bu dönemde, İpi’li Fakir olarak bilinen Hacı Mirza Ali Han, Peştun kabileleri arasında önemli bir figür olarak öne çıktı. 1936’da İngilizlere karşı “cihad” ilan eden Mirza Ali Han, başarılı bir gerilla savaşı yürüterek Peştun kabilelerini çevresinde toplamayı başardı. Bağımsız bir Peştunistan kurma fikrini savunan bu hareket, Pakistan’ın kuruluşundan sonra da Pakistan hükümetine karşı direnişini sürdürdü. Ancak, halk desteğini kaybetmesiyle bu hareket zayıfladı ve bölge Pakistan’a entegre oldu. Yine de, Pakistan’ın kabile bölgelerindeki sınırlı egemenliği, ilerleyen yıllarda TTP gibi grupların güç kazanmasına olanak sağladı.
İpi’li Fakir’in mirası, Peştunların merkezi otoritelere karşı direnç geleneğini güçlendirdi ve TTP’nin ideolojik temelini oluşturan unsurlardan biri oldu. İpi’li Fakir’in direnişi, yalnızca İngilizlere değil, aynı zamanda modern devlet yapılarına karşı bir başkaldırı olarak da görülebilir. Onun liderliği, Peştun kabilelerinin özerklik arzusunu ve dış müdahalelere karşı tepkisini simgeliyordu. Bu tarihsel miras, TTP’nin Pakistan hükümetine karşı söylemlerinde sıkça kullandığı bir tema haline geldi.
Örgüt, Peştunların tarihsel direnişini ve dini değerlerini kullanarak yerel halkı mobilize etmeye çalıştı, ancak sivillere yönelik saldırıları bu desteği büyük ölçüde azalttı. İpi’liFakir’in hareketi, TTP’nin ideolojik söylemlerine ilham verse de, örgütün modern dönemde uyguladığı şiddet, bu mirası gölgede bıraktı.
BÖLGENİN İDARİ YAPISI VE PEŞTUN KABİLELERİ
Pakistan Talibanı’nın faaliyet gösterdiği bölgeler, Pakistan’ın kuzeybatısındaki Federal Olarak Yönetilen Kabile Bölgeleri (FATA) ve Hayber Pahtunhva eyaletleridir. 2018’de bu iki bölge birleştirilerek tek bir eyalet haline getirildi, ancak bu birleşme, kabilelerin özerk yapısını ortadan kaldırmayı amaçlasa da tam anlamıyla başarılı olamadı. Bölge, yaklaşık 35 milyon nüfusa sahip olup, nüfusun yüzde 80’inden fazlası Peştun etnik kökenine mensuptur ve tamamı Sünni mezhebindendir. Bölgenin merkezi, Peşaver şehri, hem tarihsel hem de stratejik açıdan kritik bir öneme sahiptir.
FATA, tarihsel olarak yedi kabile bölgesinden oluşuyor: Bacaur, Momend, Orakzay, Kurram, Kuzey Veziristan, Güney Veziristan ve Hayber.
Bu bölgelerde yaşayan Peştun kabileleri, kendi içlerinde alt kabilelere ayrılır ve her biri belirli bir coğrafi alanda etkili olmuştur. Örneğin, Afridi kabilesi, Hayber ve Tirah’ta, Mehsudkabilesi Güney Veziristan’da, Osmanzay Vezir kabilesi Kuzey Veziristan’da güçlüdür. Bu kabilelerin geleneksel yapıları, TTP’nin örgütlenmesinde önemli bir rol oynadı, ancak aynı zamanda iç çekişmeler ve bölünmeler de bu yapıların bir sonucu olarak ortaya çıktı.
Her kabile, kendi liderleri (malik) ve Jirga meclisleri aracılığıyla yönetilir. Bu sistem, kabilelerin özerkliğini korumasını sağlamış, ancak merkezi hükümetin bölge üzerindeki kontrolünü zorlaştırmıştır. TTP, bu özerk yapıyı kullanarak kabile bölgelerinde güç kazandı, ancak aynı zamanda geleneksel........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein