Zihnin ve Ruhun Kuraklığı
Aydın, bir toplumun sadece önünü değil, ruhunu da aydınlatan bir ışıktır. Bilgisiyle bir pusula, birikimiyle bir köprü, vizyonuyla ise geleceğe uzanan bir fenerdir. Ancak son yıllarda, bu fenerin ışığının giderek titrekleştiğini, hatta bazı köşelerde karanlığa teslim olduğunu ürpertiyle müşahede ediyoruz. Özetle ifade edecek olursak; aydın kıtlığı yaşıyoruz; bu, toprağın suya hasreti gibi, ruhun anlam arayışının çoraklaşmasıdır.
Sessiz ama derin yok oluşun kökleri nerelere uzanıyor?
Bu erozyonun en acı belirtilerinden biri, eğitim sistemimizin labirentlerinde bilimsel düşüncenin ve eleştirel aklın gölgelerde kalmasıdır. Üniversitelerimiz, hakikatin peşindeki cesur yüreklerin, bilimsel çalışmaların giderek daha az desteklendiği, bilim insanlarının ise toplumun alkışlarından ve takdirinden mahrum kaldığı mekanlara dönüşüyor.
Oysa bir aydın, sadece okul sıralarında ya da üniversite amfilerinde yeşermez. Aydın olmak, bir ömür süren, ruhu doyuran........
© Milat
