Erkam’ın İzinde
Mekke… Sıcağın taşları kavurduğu, kalplerin ise zulümle katılaştığı bir şehirdi. Kabe’nin gölgesinde binbir put, insanı insana yabancı kılan bir gaflet uykusundaydı. İşte o karanlığın tam ortasında bir ses duyuldu. Bu alışılmışın dışında bir sesdi. Tek bir İlah’dan, adaletten, merhametten söz eden bir ses… Muhammed Mustafa (s.a.v.) o sesi insanlara duyururken, birileri de o sesi susturmak için diş biliyordu. Mekke’de bir genç vardı. Erkam bin Ebi’l-Erkam.
Henüz on yedi yaşındaydı Erkam. Düşünsenize; yeni yetme bir genç, cılız bir gövde ama içinde yıldızlar kadar derin bir inanç. Kimine göre delilikti bu cesaret, kimine göre aklın sınırlarını aşan bir fedakârlık… Ama o biliyordu. Eğer peygambere ve onun öğretisine katılanlara bir ev açılmazsa bu davet yeşeremezdi. İşte bu duygu ve düşüncelerle Erkam evlerinin kapısını açtı. O günlerde bu evin kapısından giren sadece insanlar değildi; umut girdi, sabır girdi, dua........
© Milat
