menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Memleket meselesi

15 0
21.09.2025

“Gurbet” kelimesi, Türkiye’nin iliklerine işlemiştir bir kere. Bakmayın yerleşmiş gibi gözüktüğümüze; her birimizin hayatlarında bir gurbetlik bahsi vardır illaki. Yollar, hep bir ayrılığı yahut kavuşmayı getirir. Yollar ki, yalnızca uzaklara taşınmak için yapılmış gibidir. Fıtratımıza gömülü duran o yolcu olma hâlini iyi sindiririz bu yüzden.

Göçleri de iyi tanırız. Anadolu, asırların bağrı yanık sılasıdır. Hem göç almış, hem de göç vermiştir. Mazlumu yakan her ateşten payını almıştır. Evsize çatı, aç olana aş, çıplak olana abadır. Çok gurbetler, gurbetçiler görmüştür. Sakinliği, vakarı, irfanıyla besler memleketin her karışını ve her karışıyla hemhâl olanı.

İyi ki Refik Halid bir “Eskici” hikâyesini yazmıştır da her birimizin gönlünü ezen büyük ayrılık hikâyelerini cebimize sığdırmıştır. Anasız, babasız, vatansız kalmış bir çocuğun, aşinalıkla tedavi oluşunu, bir avuç gurbetin içine sığan koca memleketleri, keşkelerin beyhudeliğini anlamamız için yeter. Herkese kendi dilinden, meşrebinden, tanışlarından, kardeşlerinden hâsıl bir memleket kokusu gerektiğini ve kişinin ancak dünyayla öyle barışacağını iyi anlatır.

Tanış olmak, memleketi koklamak, gurbeti unutmak için zaten öyle büyük şeyler gerekmez. Cepte bir avuç leblebi, tepenin ardındaki bilinmeyen diyar, havaya yayılan taze ekmek kokusu, bir sıcak selam, betonu giydiren kireç boya,........

© Milat