Köprüden kanala
Değerli okurlarım, yaşadığımız coğrafya mı, yoksa ait olduğumuz millet mi kestiremedim ama bir türlü iflah olmadığımız bir gerçeklikle karşı karşıyayız.
Çok gerilere girmeden bizzat canlı şahidi olduğum garabetlerden yola çıkarak hafızaları tazeleyerek dünden yarına kısa bir yolculuk yaparak meramımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Dünya aya çıkarken yaya bırakılmış bir milletin ferdi olmayı içine bir türlü sindiremeyen bir yurttaş olarak birkaç örnek paylaşacağım.
Çocukluktan ergenliğe adım attığım yıllarda İstanbul’da yaşayan bir yakınımın anlattıklarımdan hafızamda kalanlarla hayal ettiğim bir İstanbul var.
24 saatten daha fazla süren bir yolculukla Maraş’tan İstanbul’a gidiliyor ama boğazın karşı tarafına geçmek için bazen bir o kadar niçin beklendiğini anlamazdım.
İletişim araçlarının günümüzdeki gibi yaygın olmamasından dolayı bilgiye ulaşmanın zorluğunu düşünerek aktaracaklarımı cehaletle yaftalamayacağınızı düşünerek devam etmek istiyorum.
İstanbul’un ilk gerdanlığı boğaz köprüsünün yapıldığı yıllarda gazete manşetleri bu köprünün İstanbul’a yapılmış büyük bir ihanet olduğunu, halkın köprüye değil........
© Milat
