Öcalan'ın çağrısı
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara geldiği günden beri Türk-Kürt kardeşliğinin tahkimi için attığı adımlar bir yandan demokrasi ve eşit vatandaşlık temelini sağlamlaştırırken, öte yandan bu adımlar sayesinde emperyal güçlerin Türkiye ve bölgeye dair kirli hesapları boşa çıkmıştır.
Son aylarda ise hazırlıklarını Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte yapan MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Terörsüz Türkiye, Kardeşlik ve Yeniden Büyük Türkiye söylem ve şiarıyla attığı adımlar bir bir karşılık buluyor. Her ne kadar içerden ve dışarıdan bazı kesimler fitne yaymak suretiyle süreci sabote etmek istese de yetkililerin dikkati sayesinde ilerleme devam ediyor.
İmralı’da tutuklu bulunan Abdullah Öcalan’ın 41 yıl önce kurduğu PKK ve buna bağlı olarak Suriye’de kurulan YPG ve siyasi kolu PYD müteaddit defalar “Öcalan’ın kendileri adına her türlü müzakereye yetkili olduğunu” deklare etmişlerdi. Bunu Türkiye'de de hem DEM Parti hem de DEM’in bundan önceki bütün selefi partiler dile getirmiş, en ufak bir tartışmada nihai sözün Öcalan’a ait olduğunu söylemişlerdi.
Ancak bundan önce çözüm adına yapılan çalışmalarda bilhassa PKK’nin bu sözüne bağlı kalmadığını gördük. PKK, “Öcalan’ın ‘tutsak’ olduğunu ve bu sebeple örgüt hakkında, çözüm ile ilgili sağlıklı karar vermesinin imkânsız olduğunu” bahane ederek 2013 sürecini baltalayan taraf olmuştu.
Lakin geldiğimiz noktada PKK’nin destek aldığı devletlerin artık bölgemizde “Türkiye gerçeği”ni kabul ettiklerini ve bu sebeple PKK için Türkiye'yi karşılarına almak istemediklerini yüksek sesle dile getirdiklerini görüyoruz. Bunu geç de olsa........
© Milat
