Dindarların Parayla İmtihanı
Hayatın nasıl yaşanacağı hususunda benimsenen düşünce, inanç, ilke ve değerler toplamına din deniliyor. Bir başka deyişle: “Allah tarafından peygamberler vasıtasıyla akıl sahibi insanlara tebliğ edilen, onlara dünya ve âhiretde saadet yollarını gösteren sistem, İslâm, Müslümanlık.”
Dinin emrettiklerini yapan, yasaklarından kaçınan kimseye de “mütedeyyin” ve “dindar” deniliyor. Nureddin Topçu, “Gerçek dindarın hareketi ibadet, sözü dua, bakışı rahmet, beraberliği kuvvettir” diyor. Bir âyette “Allah katında din İslâmdır” buyuruluyor. (Âl-i İmrân, 16)
Biliyorsunuz Konya, 90’lı yıllarda “din-ekonomi ilişkileri ekseninde bir “holding tecrübesi” yaşamıştı. Sonra bu tecrübe “holdingcilik” olayına doğru evrilmişti. Toplumun inandığı dinin sosyal hayattaki tesirlerini inceleyen ilim dalına da “din sosyolojisi” diyoruz. O dönemde “tamahkârlar” ile “sahtekârlar” arasında yaşanan olaylara tanık olmuş bir gazeteci olarak dindarların parayla olan imtihanları hususunda; tamahkârlar ile sahtekârların birbirleriyle nasıl iyi geçindiklerine de şahit olmuştum. Nevzat hoca “Biri inanca açtır, diğeri aldatmaya.” demişti. Yaşanan şu ekonomik buhranda günümüz din tüccarlarıyla eskileri mukayese edilirse, yenileri, eskilerin pabucunu çoktan dama atıp rahmet okutuyorlar. Din kavafları ile din istismarları arasında yakın bir bağ var; tamahkâr ile sahtekâr arasındaki bağ gibi…
Burada Tükdoğan hocaya kulak verelim: “Ekonomik sistemler kendilerini oluşturan değer değer ve normlardan soyutlandıkça maddileşmektedir. Böyle bir süreç bireyler arasında gösterişçi tüketim, israf ve lüksü tırmandırmaktadır. Böylece iktisâdî alan, kâr için kazanç sağlayan, kolay para kazanan, hayalî ticaret peşinde koşan, çok kazanmak için her yolu meşru sayanların egemen olduğu bir ortam olmaktadır.........
© Merhaba Haber
