Odadaydım
Hülya Abla... Davetine icabet edemedim bugün. 'Etmemek' değil de 'edememek' yükleminin, en çok kullanılması gereken bir şekilde, hem de. Evine, o güzel masana, leziz sofrana, tatlı diline, bilgece sözlerine; daha doğrusu sana, evet sana gelemedim. Evden hiç çıkmadım, ne diyorsun? Hem 'çıkmamak' hem de 'çıkamamak' yüklemlerinin bu kez her ikisini de kullanmanın, doğru ve yerinde sayılabileceği bir şekilde, onu da. Bunları anlatayım...
Kimse bilmez ama sen az çok sezersin ya hani, boş bir alanda yaşarım daha çok ben; duvarsız... Zira duvarlardır ki, boşlukları mekanlaştırırlar. Boş, başı boş ve alelade bir alanı, adıyla sanıyla belli ve belirli bir 'adres' haline getiren, sağı solu kapatıp çevreleyen, olunan yeri bulunulan yere dönüştüren, bana sorulacak olursa soyut varlığı ve anlamı, maddesel tarafından daha ağır basan unsurlardır. İşte onlarsız -duvarlarsız- yaşayan ve böylece havada kalıp duran, üşüyen, çırpınan, savaşan ve her nasılsa çoğu kez de kazanan varlığıma az defa ama her keresinde çok net görüşlerle tanık........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d