menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Önder Özden yazdı – Yeni sessizlik: Kadife kafeste yaşamak

15 4
04.10.2025

Kamusal gürültü, kişisel nezaket
ve gürültü önleyici yalnızlığın yükselişi üzerine

Birkaç hafta önce Medyascope’ta Aslı Tunç, hepimizin her gün deneyimlediği bir şeye dikkat çeken önemli bir yazı kaleme aldı: Kamusal alanda yüksek sesle medya tüketen insanlar. Telefonlar çalıyor, TikTok videoları gümbürdüyor, biri görüntülü arama yapıyor ve ses tüm tren vagonuna ya da kafeye yayılıyor. Tunç’un işaret ettiği mesele — ortada söz konusu olan şeyin aslında bir nezaket meselesi olduğu ve “kulaklıkla dinler misiniz?” gibi küçük bir hatırlatmanın önemli olduğu — son derece yerindeydi. Kamusal alanlarımız başkalarının kaba, önlenebilir sesleriyle işgal ediliyor ve en temel bir nezaket ölçüsü savunulmalı, elbette.

Ama ben hikayenin diğer tarafına bakmak istiyorum: Kulaklıkların, özellikle de gürültü önleyici kulaklıkların patlayıcı yükselişine, sessizce ve yaygın bir şekilde dünyaya bakışımızı nasıl değiştirdiğine. Tunç’un işaret ettiği sorun kulaklıksız telefon gürültüsü ise, benim üzerinde düşündüğüm fenomen bunun tam tersi: Her yerde kulaklık takan, yanlarında görünmez bir sessizlik balonu taşıyan insanlar. İkisi de aynı yeni ses manzarasının parçası — ama açtıkları etik ve politik sorular aynı değil.

Sokağa çıkalım, otobüse binelim ya da çocuk parkında kısaca soluklanalım — hepsinde benzer bir manzarayla karşılaşırız: Büyük, kulağı tamamen kapatan gürültü engelleyici kulaklıklar, bazen takılı haldeyken kullanıcı başkasıyla konuşsa bile çıkarılmıyor. Koşucular onları antrenmanda takıyor; bebek arabası süren ebeveynler, dünya durmuş gibi kulaklıklarını takılı bırakıyor; yan yana oturan iki kişi konuşuyor, ama başlarındaki plastik çemberler hala orada. Bu cihazlar olağanüstü bir hızla yaygınlaştı. Küçük bir sığınak gibi geliyorlar: dokunulabilir, taşınabilir bir kişisel alan.

Çağımız, olağanüstü bir gürültü çağı — sadece başkalarının telefonlarından ya da yüksek sesli müziklerinden gelen doğrudan gürültü değil, aynı zamanda dikkat ekonomisinin durmaksızın ürettiği zihinsel gürültü. Politik krizler, toplumsal çatışmalar, ekonomik kaygılar — her şey düşük, varoluşsal bir ses seviyesinde uğulduyor. Gürültü önleyici kulaklığın vaadi baştan çıkarıcı: Dışarıyı bir anda durdurma, huzursuzluğu yumuşatma, tuşladığınızda açılan küçük bir sakinlik dikişi. Kulaklığı takıyorsunuz ve yeniden kendiniz oluyorsunuz; dışarısı zayıflıyor; rastgele seslere değil, seçtiğiniz sese kulak verebiliyorsunuz.

Bunun için bir ölçüde şükretmek kolay: Kontrolü bize veren, dikkatimizi koruyan, kamusal ortamda özel bir hayat parçası saklamamıza izin veren........

© Medyascope