menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mümtaz’er Türköne yazdı: “Pazarlık yok, şart yok; çok daha önemli şeyler var”

16 1
04.03.2025

Mümtaz’er Türköne bu haftaki yazısında Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta kamuoyuna duyurduğu “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nı yorumluyor. Türköne’ye göre bu süreçteki nesnel şartlar, aktörlerin öznel tutumlarını, çıkar hesaplarını ve savrulmalarını fersah fersah aşıyor.

“Çok daha önemli şeyler”in içinde yaşanmış ve dersler çıkartılması için arkamızda duran tarih var; toplumların canlı, akıcı sosyolojisi var; yürek burkan acıların, kabuk bağlayan derin yaraların açtığı izlere yerleşen kitle psikolojileri var; zenginlik ve refah içinde insan onuruna yakışan bir hayat standardı vaadeden ekonomik fırsatlar var; doğru ve gerçekçi okunması gereken bir jeopolitik ve dünya dengelerinin sunduğu bölgesel imkânlar var ve belki de en önemlisi bütün bu parçaları bir araya getiren ve sonuçlara ulaşan devlet aklıyla süreci kontrolü altına alan Devlet Bahçeli ve onu doğru bir şekilde anlayan ve stratejik düşünüp karşılık veren bir Öcalan var.

Bahçeli Öcalan’a bir davetiye gönderdi, Öcalan yayınladığı çağrı ile cevap verdi. Her şey bu canlı ve sürükleyici diyalogun içinde mevcut.

Öküzün altında yakaladıkları, sonra ellerinden kaçırdıkları buzağıların peşinde koşan gazetecileri ve yorumcuları; “bu işten benim menfaatim ne olacak?” sorusuna cevap arayan siyaset bezirgânlarını; hem nalına hem mıhına vurarak meselenin tam orta noktasını arayan parti kurmaylarını bir kenara bırakın. Kulisleri, dedikoduları, Bahçeli’ye, Öcalan’a sempatinizi veya öfkenizi boş verin. En yalın haliyle gerçeklere eğilin. İşte o zaman ortada bir pazarlığın veya ağır-ciddi havalarda masaya konmuş şartların olmadığını, bütün bunları aşıp her şeyi bastıran büyük dalgayı fark edeceksiniz.

Sırrı Süreyya Önder, dün Habertürk’te yanlış anlaşılmanın ızdırabı içinde kıvranarak ortada bir pazarlığın dönmediğini, herhangi bir şartın ileri sürülmediğini söylerken aslında herkesin görmesi gereken bir gerçeği ifade ediyordu: Şartların, pazarlıkların ve bugünün aktörlerinin ötesinde tarihin zorladığı mecburiyetlere uygun davranmaktan ibaret, taraflardan beklenen feraset.

Kısaca nesnel şartlar, öznel tutumları, çıkar hesaplarını ve savrulmaları fersah fersah aşıyor.

İsrail ABD’ye şikâyette bulunuyor: Türkiye, Suriye’de üç adet askerî üs kuruyormuş. Kimi caydıracak, kimi koruyacak?

Bahçeli ile Öcalan arasındaki diyalog kazaya uğramadan sonuç verirse,........

© Medyascope