Mümtaz’er Türköne yazdı: Öcalan’ın muhatabı olan norm devlet; Amerika’nın lütfettiği meşruiyet
Öcalan’ın İmralı’dan, çözüm süreci için gündeme getirdiği norm devlet ile, Amerikan yardımı olarak siyasî sistemimize giren meşruiyet meselesi aynı dünyada hayat bulan ve birbirini tamamlayan iki kavram. Üstelik bu kavramlar biraz dikkat edip anlamlarına kafa yorduğunuz zaman sağlı sollu iki projektör olarak önümüzü görmemizi sağlayan aydınlığı getiriyor.
Unutmayın, kavramlar kafa karıştırmak için değil, sosyal-siyasal gerçekliği anlayabilmemiz için, elimize bir alet çantası tutuşturur. Kısaca mutlaka işe yararlar.
Teorik muhakeme yeteneğini ve birikimini teslim edelim: Öcalan, kendisini takip edenlerin her zaman birkaç adım önünde yürüyor. Öne sürdüğü tezleri çözümleyen ve yorumlayan takipçileri olmayınca, sözleri boşluğa düşüyor. Öcalan mevcut siyasî iktidarı değil “norm devleti” muhatap aldığını söylediğinde, çözüm süreci için çok kritik bir yol ayırımında, terazinin bütün ayarlarını değiştirip Kürt siyaseti için yeni bir güzergâh belirlemişti. Onu “Önder” olarak takip edenler bile, girilen bu yolun pek farkında değil.
Mesele, çözüm için kimi muhatap alacağınız meselesi.
Öcalan’ın Fraenkel’in kitabını okuduğu ve özümsediği anlaşılıyor.
Norm devlet, Nazi Almanya’sının muhalif Yahudi düşünürlerinden Ernst Fraenkel’in siyaset literatürüne kazandırdığı bir kavram. Diktatörlük teorisini çözümleyen bu kavram, yazarın 1941 yılında kaleme aldığı “İkili Devlet: Diktatörlük Teorisine Bir Katkı” kitabında yer alıyor. Kitap, İletişim Yayınları’nın “Faşizm İncelemeleri” dizisinden Tanıl Bora çevirisiyle 2020’de yayımlandı.
Norm devlet gibi kavramlar, siyasî teoride mutlaka zıddıyla beraber yer alır. Siyasî olgu, bu kavram çiftinin aralarındaki çelişkilere müracaat edilerek açıklanır. Fraenkel, “norm devlet”in tam karşısına “tedbir” veya “önlem” devletini yerleştiriyor. Devlet tek, ama içinde ikili bir yapı var: Norm Devleti ve Tedbir Devleti.
Naziler Almanya’da temel hukuk kurumlarını, toplumsal ilişkilerin sağlıklı yürümesi için ayakta tutmuştu. Mülkiyet hakkına dayalı ticarî ilişkiler başta olmak üzere özel hukuk alanı, Yahudiler hariç korunmuştu. Norm devleti, öngörülebilir ekonomik şartları ve ilişkileri bunun için gerekli temel haklar düzenini sürdürüyordu. Kısaca norm devlet ile kamu düzeni ve temel haklar muhafaza ediliyordu. Tedbir devleti ise, devletin ve doğal olarak iktidarın bekâsına ve güvenliğine odaklanmıştı. Olağanüstü hâl yetkilerini istismar ederek, hukuk denetiminden kaçarak diktatörlük dikta kapasitesini besler. Fırsat buldukça sınırları zorlar. Ama ısrarla devlete ait resmî sıfat kazanmış yetkileri kullanır.
Bizde Dezenformasyonla Mücadele Merkezi ve İletişim Daire........
© Medyascope
